Dünyamdan çıkıp da giderek beni,
Hayale hapsettin, düşlere gömdün…
Göster çare nerde, çıkar yol hani?
Umudumu siyah kaşlara gömdün…
Hesaplanmaz bu sevdanın hasarı,
Kim bilir nereye kadar sürünür,
Kara saçlarına takılan gönlüm…
Yaralanıp sargılara bürünür,
Aşkın çelmesiyle yıkılan gönlüm…
Sonu belli uğraştığı davanın,
Halimi vaktimi önemsemeden
Yine zor bir görev buyurdun gönül.
Belli ki var seni rahatsız eden
Bu çağlarda yatar uyurdun gönül.
Katlanacak güç kalmadı afete
Bu mübarek gecelerde,
Yunsun aklansın gönüller.
Devadır her türlü derde,
Sevgi yüklensin gönüller.
Karartır o cevherini,
Göz ucuyla inceledim takvimi,
Kocaman bir “iki bin on beş” gördüm.
Hesap ettim yaşadığım mevsimi,
Elli iki bahar gördüm, kış gördüm.
Atıp savurmanın yoktur alemi
Seni benden çalanı güldürürken,
Beni böyle ağlatmayı hak gördün…
Yüreğime acıyı doldururken,
Bir parçacık mutluluğu çok gördün…
Ne oldu ki hiç arayıp sormadın,
Kimi geldi şu dünyaya mal için,
Ummadığı kadar yığdı da gitti.
Kiminin gidişi oldu pek hazin
Başını kadere eğdi de gitti.
Kimi bir goncaydı açmadan soldu,
Yüreğime konuk ettim ben seni
Sevgimdir ikramım alıver güzel.
İstemem vakitsiz kalkıp gitmeni
Orada bir ömür kalıver güzel.
Gül kokulu bir mendile razıyım
Toka diyerek saçına,
Takıver sen güzel beni.
Bir duman gibi içine,
Çekiver sen güzel beni.
Kimler doymuş ki sevgiye
Ben doyayım söyle niye?
Mevlamızın can verip yarattığı,
Kelebek de güzel çiçek de güzel.
Karaya havaya suya attığı
Yüzlerce binlerce böcek de güzel.
Akıllı akılsız, bilgili cahil
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!