Karar veremedim onlarca sene,
Seni unutsam mı, unutmasam mı?
Bir çırpıda dönüverip bu güne,
Dünü unutsam mı, unutmasam mı?
Hatıralar hafızamda kördüğüm,
Sözü doğru söyleyen, atalar da!
Bizi öne yitenleri unutmuş…
Cümleleri sıralayıp art arda
Bol bol nutuk atanları unutmuş
Yorgun düşmüş ustaları çırağı,
Gün gelir en sıkı dostluklar biter,
Can bedenden, beden candan usanır.
“Bunca telaş, uğraş yeter” der “yeter”
İnsan bu virane handan usanır.
Bu dünya hayatı boştur can için,
Evde gezer dolaşır bir ayağın,
Diğeri Maraş’ta, Çorum'da üstad.
Hakk’a emanetken yuvan, ocağın,
İşini yaparsın kurumda üstad.
Nasibin, kısmetin vardır ki az çok
Müfettişin hali vakti nasıldır,
Yazmak istiyorum kaçtır üstadım.
Bu nadide meslek onlarca yıldır,
Başımızda altın taçtır üstadım.
Yaşanmış bir hayli tatlı dönemler,
USTA
Siyasetin kitabını sen yazdın
Aklını kullanan okuyor Usta.
Yarasa tiplerin gözünü bozdun
Işığın onları yakıyor Usta.
Uzanıp yatmışım kara
Topraklarda üşüyorum.
Meylettim yüce dağlara
Konaklarda üşüyorum.
Eylüldü çıldırdı evren
Deli gönül şu üç günlük dünyada,
Düşmesin bağrına közden uzak dur!
Çok dolaşma, hayallerde rüyada
Gün doğanda erir, buzdan uzak dur!
Öyle adam (!) var ki susarsa çatlar,
Arsasını ben armağan edeyim
Bir yuva kurmanın vaktidir güzel.
Kabul et kalbimi kurban edeyim
Kazmayı vurmanın vaktidir güzel.
Kolon bana ait, sana da direk
Eften püften sebeplerle bir kula
Sitem edip kırılmaya vaktim yok.
Boğsan da ödüle, paraya pula,
Kavga edip gerilmeye vaktim yok.
Hariçten bir kuyruk takmam ardıma,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!