belki de
hergün “saat” gibi
saniyeler gibi
“deli” gibi
tıkır tıkır koşmasam
ağzım yüzüm karışık
Daha çocuktuk o zamanlar.
Yüzü temiz, dudaklarında küçük bir gülücük
gözleri gülümsemekten kırışık
suya-sabuna karışmayan insanlar gördüğümüzde
'iyi insan' sanırdık.
Yok yok!
ben rahat edemeyeceğim biraz daha takılmazsam
şu Überseksüel’in Kaşifi Ablaya! ..
Yıl 2006
aylardan Ekim...
Bıktım!
hepsinden bıktım
ama kaçacak yer de yok!
10. köy, 11. köy de palavra;
nereye gitsen kaçış yok arslanım!
Yalan yalan! ..
Bereket sokaklar boştu...
ne vahşet şehir magandaları, ölçüsüz dağlılar,
ne gereksiz kibar, kibirli eşofmanlı
ama sporsuz mahalle sosyeteleri
yolları kirletmemişti.
İşim-gücüm var benim
amaçlarım,
arlanmaz, önlenemez
ağza alınmaz arzularım...
savaş planlarım, barbarlığım
Bir gün çok ister canım yaşamayı
çocuksu bir umutla
sarılırım hayatımın
türlü parçasına...
Sanki hiç yokmuş gibi bir sonu
gözlerimden okunur yaşama sevincim.
Bırak, şair her seferinde
ruhunu okşamasın,
istediğin yönde koşmasın,
nezaketle dokundurmasın,
kabalık da etsin.
Az önce o ikisini, sabah sabah
daha ofis bomboşken mahmurlukla görünce
birden ilham geldi! ..
birine zaten uyuzdum.
işe girdiğinden beri pis pis bakıyordu bana.
Herhangi biriydi o
karşımda duruyordu.
kendini laflarla, çizgilerle
işlerle
yaptıklarıyla, yapamadıklarıyla ifade etmedi.
Ben şairim demeyi şiirleriyle gösteriyor..Okuyucunun önüne serdikleri 'evrensel gerçekleri [miz]..okudukça
unuttuğumuz isyanları yeniden hatırlıyoruz..Gerçeği
sofraya koyup yüzleşme gücün varsa al ne kadar lazımsa diyor. Sesi ilginç metalik bir ses gibi geliyor kulağa..Doğal desek sahte to ...