Ömer Dalman...
(http://arizalarmeclisi.blogspot.com: Denemeleri ve diğer halleri, Arızalar Meclisi! ..)
Hayatı ti'ye aldığı komedi videolarının adresi: http://www.vidivodo.com/kanal/902275/arizaadam
Kısa Tarih:
8 Kasım 1968 yılında İzmir’in Karşıyaka ilçesinde dünyaya geldi. İlkokulu 2 ayrı okul arasında gidip gelerek bitirdi. Ortaokulu İzmir Özel Türk Koleji’nde okudu, daha sonra liseyi okumak üzere Atatürk Lisesi’ne, geçti. Orayı 3 yıl boyunca teşekkür belgesi alarak bitirdi. Üniversiteyi ise, başarı sıralamasında üçüncü olarak girdiği ve “onunculuk” derecesi ile bitirdiği Dokuz Eylül Mimarlık Fakültesi’nde okudu. Bebeklikten beri elinde kurşun kalemle dolaşarak, etrafında gördüğü şeyleri sürekli kağıda büyük dikkatle aktarma halinde olduğundan, dedesinin ve babasının da ellerinin bu konuda çok usta olduğundan Mimarlık ona desen yaratma anlamında oldukça kolay gelmişti.
Resim yeteneği, yaşı ilerledikçe durmadan gelişmişti ve son noktada sürrealist desen çalışmaları yapmaya başladı. Çizgi Öykü çalışmaları da oldu profesyonel anlamda...
1988 yılında, henüz üniversitedeyken içe dönmeye başladı. İçsel gerçekliği meditasyon ve tefekkürle keşfetmenin heyecanıyla, bir anlamda kendi sonsuzluğuyla tanıştı. Tabii bunun sonu hiç gelmedi. Bu yolda halen ilerlemekte kendisi... Bu yol ona 37 yaşında, yani şimdi’de yazım anlamında bir çok renk getirmiştir.
Mimarlık Fakültesini bitirdikten sonra, 5 yıldır nişanlı olduğu şimdiki eşiyle bir an önce evlenebilmek için, yedeksubay olarak acilen askere gitti. Orada, Ankara Polatlı’nın Aralık Soğuğunda normal yedek subay öğrencilerin yaptıklarının aksine, kendine çok fazla anlamlar çıkartarak, 4 aylık acemilik dönemini tadıyla bitirdi.
İzmir’de öncelikle kendi de mimar olan babasının yanında çalışmaya başladı eşiyle beraber. Daha sonra aile ocağının dışında pişme kararı alarak dışarıdaki firmalara girdi her ikisi de... Bunun da devamında daha büyük bir kararla, -bir aile büyüğünün de teşvikiyle- “mimar” olarak İstanbul’a gelmeye karar verdiler. İstanbul’da piyasanın en büyük mimarlık firmalarında Tasarımcı Mimar olarak çalıştı Ömer. Son 5 yıldır da ülkenin önde gelen İnternet Firmalarından birinde 'Uzman Web Tasarımcı' olarak çalışmakta kendisi... Bu iş alanına geçmesinin ana kriterleri ise; tasarım eyleminde fazlaca katı ölçülere, uygulamaya ve düz hatlara bağlı kalmadan, daha sınırsız bir ortamda yaratımlarına devam etmekti. İnternet tasarımı ile uğraşırken, etrafından koparak, müziğiyle birlikte çok daha içe-dönük bir çalışma ve yaratma ortamında bulabilecekti kendisini. Hem de işe ressam kişiliğini de katarak, -internet camiasının merkezlerinden biri- olan “özel bir firma”da farklı işleriyle kendini gösterecekti. Öyle de oldu... Orada çok fazla sayıda reklam projelerinin yaratımlarında birebir çalıştı, ürünler verdi. Halen de işlerini aynen, burada uygulamakta...
Yazarlık ve Şairlik En Büyük Aşkı
Buna ek olarak, internete hizmet verirken, yıllardır kendisiyle birlikte büyümüş olan Yazı Yazma Aşkını da doğru şekilde değerlendirebileceğini umuyordu. Henüz yazarlığını hale yola koyamadıysa da, sürekli üretmeye ve yazmaya devam etti. 250 sahifelik, İstanbul Kargaşası içinde kendine ideal bir kurtuluş noktası arayan mistik bir genç kızın hayatından iki yıllık kesiti ele aldığı ilk romanını geçtiğimiz yıl kısa sürede tamamladı. Ancak geçen yıldan bu zamana kadar romanını kitaplaştıracak ciddiyette görüşmeler yapmadı. Belki de henüz yazarlığının kaynama noktasına gelmemiş olması ve büyük ölçüde de, gereken prosedürleri işlerinin yoğunluğu yüzünden hep ikinci plana atmış olmasıydı bunun nedeni...
Ama yılmadı... İnancını, umudunu kesinlikle yitirmedi. Çünkü ülkemizde çok değerli bazı işlerin bile yerini bulmadığını, bazen bunun olabilmesinin şansa bağlı olduğunu o da biliyordu. Hep umutla yazdı... Şimdi ilk romanı hazır ve doğmayı bekliyor. Diğer yandan, “yaşam anlarının ufak özetleri” şeklinde gördüğü şiirleri’nin sayısını günden güne artırdı. Kendine tasarladığı ve bitirmek üzere olduğu özel sitesinde bazı şiirlerini ve taşlama, denemelerini yayınlayacak Ömer.
”Şiir ülkemizde para getirmiyor olabilir, ama mutlaka yazılmalıdır, okunmalıdır.” diyor kendisi! Çünkü şiirdeki o direkt seslenişin, tek vuruşluk hakimiyetin tadı, gücü ve samimiyeti hiçbir başka yazı türünde yok. Ve bir günce tutmak gibi aslında; o kadar rahat ve endişesiz bir not alma havası da diğer türlerde yok...
Şiirlerini ömrü boyunca yayınlayamasa bile, arkadaş mail gruplarında ve kendi sitesinde mutlaka var edeceğine, büyüteceğine inanıyor Ömer.
Şu an 15 yıllık evli... 3 yaşında bir de kızı var. 7 yıldır rutin bir işte çalışıyor olsa da; üretkenliğinden hiçbir şey kaybetmedi ve bir gün ülke piyasasına çıkmak için doğru kapıyı da bulacağına inanıyor, çeşitli türde yazılarıyla insanlarla kendi arasındaki sıcaklığı büyütmeyi, körüklemeyi umut ediyor Ömer.
Bir dilimi zehir zıkkım
Bir dilimi candan tatlı
Masallarla indi yere
Sebil oldu cümle hikâyelere
Kara kara kazanlarda kaynadi
Ben şairim demeyi şiirleriyle gösteriyor..Okuyucunun önüne serdikleri 'evrensel gerçekleri [miz]..okudukça
unuttuğumuz isyanları yeniden hatırlıyoruz..Gerçeği
sofraya koyup yüzleşme gücün varsa al ne kadar lazımsa diyor. Sesi ilginç metalik bir ses gibi geliyor kulağa..Doğal desek sahte to ...