Gidiyorum gözüm arkada Kaçamadık buradan baş başa Hangi oje yakışmaz ki kız sana Gidiyorum gözüm arkada Kaçamadık buradan baş başa Hangi oje yakışmaz ki kız sana Ver elini bana Gel yanıma gir koynuma Gel yanıma gir koynuma Doyamadım dönüp bakmaya Ne de güzel durmuş yan yana Hangi oje yakışmaz ki kız sana Ver ayağı bana Gel içme, oynaşma, kaykıl Son defa Gel yanıma gir koynuma Gel yanıma gir koynuma Hangi oje yakışmaz ki kız sana Gel yanıma gir koynuma Kaçamadık buradan baş başa Gel Yanıma gir koynuma Hangi oje yakışmaz ki kız sana
Dünyevi insanlar kendilerine uyandan keyif alır, sonra da sefilliğe sürüklenirler.Aydınlanmış insanlar kendilerine acı verenden zevk duyar ve eninde sonunda, mutluluğa erişirler.
Kötü insanlar hakkında bir şeyler işittiğinde, onları hemen aşağılama, çünkü kötü namları, iftiracıların kara çalmalarından ibaret olabilir.İyi insanlar hakkında bir şeyler duyduğunda, onlarla dost olmak için acele etme, çünkü iyi namları öne çıkmaya çabalayan sahtekarların uydurmaları olabilir
‘Tiyatro nedir? ’ diye sordum ve ‘Sahnede oynanan ve insanları eğlendiren bir sanat dalı’ dediler bana yine tiyatroya salt eğlenmek için giden arkadaşlarım. Peki bu mu gerçekten tiyatronun görevi? Tiyatro bu mu? Maalesef Türkiye’de genel tiyatro tanımı böyle yapılıyor. Bu amaçla tiyatroya gidiyor üniversiteli de dahil tüm öğrenciler, öğretmenler, doktorlar… Kısacası toplumumuz bireylerinin çoğu… Onun içindir ki salt güldürme amaçlı oyunlar ilgi görüyor. Sadece gülmek ve eğlenmek için bu oyunlar seçiliyor. Peki neden bu böyle? Türkiye’de insanların böyle düşünmelerine neden olan nedir? Tiyatro sadece anlık eğlenceler sunmak için mi vardır? Shakespeare tiyatro için ‘ İnsanı insana insanla ve insanca anlatan sanat’ tanımını kullanmıştır. Tiyatro salt güldürmek için varsa, peki Shakespeare neden böyle bir tanım kullanmıştır? Tiyatro insana ne anlatır? Tiyatro nedir? Tiyatro bir sanat, bir düşünce, bir felsefe... Yani sadece sahnede olup biten değil, yaşamın her anında, istenildiğinde kullanılabilen bir düşünce biçimidir. Güldürür, ağlatır, düşündürür, kuşkulandırır, arayışa yönlendirir. Bazen direk olarak doğru olanı gösterir, bazen ipucu verir, yol gösterir ve seyirciyi uyandırarak doğruyu kendisinin bulmasını sağlar. Silkeler bireyi, uyandırır toplumu… Peki Türkiye’de neden gerçek tiyatro tercih edilmiyor da sadece eğlencelik oyunlar tercih ediliyor? Çünkü Türkiye insanı, her açıdan tembel yetiştiriliyor. Düşünmeye yönelik her işten uzak kalıyor bu yüzden. Her şeyin kolayına kaçıyor. Yapan değil izleyen olmayı tercih ediyor. Bırakın izlediğinden bir ders almayı, herhangi bir sorunun çözümünü bile izlemeyi istemiyor. Peki neden? Toplum olarak siyasette kesin bir tercihimiz yok. Bir dönem sağcı kesim geliyor yönetime, bir sonraki dönem dinci kesim, daha sonrakinde solcu kesim… Bu da aslında toplumca ne kadar tutarsız olduğumuzu gösteriyor. Tiyatro da insanı insana anlattığı için yaşadığı ortamdan etkilenmek zorundadır. Dünya tiyatrosuna baktığımızda siyaseti kesin bir düzene girmiş ülkeler tiyatroda öncü konumdadır. Tiyatronun asal görevi bireyi ve toplumu uyandırmaktır. Peki Türkiye’de bu amaç topluma nasıl öğretilir? Tiyatro nasıl olur da bu ülkenin gelişmesine, belirli bir düzene oturmasına yardımcı olur? Öncelikle eğitim sistemi bir düzene girmeli ve tiyatro bu sistemin temel taşlarında biri olmalıdır. Okul öncesinden başlayarak okullara tiyatro dersi koyulmalıdır. Kuram olarak değil öncelikle uygulama olarak öğrencilere ve öğretmenlere verilmelidir. Etkin ve yaratıcı drama doğru olarak öğrencilere uygulatılmalıdır. Böylece temelde, kişiye, takım çalışmasının ve paylaşmanın önemi, topluma yararlı bir birey olarak katılma yolları öğretilir. Üretmeyi öğretir. Balık vermez, balık tutmayı öğretir. Ezberci sistem ortadan kalkar. Uyuşuk beyinler yetişmez! Dramanın asal amacı budur. Türkiye’de okullara resmi olarak tam bir tiyatro dersi en son 1915 yılında koyulmuş ve 2 yıl kadar sürmüş, sonra tekrar kaldırılmıştır. Oysa tiyatroda öncü olan ülkelerde tiyatro dersi etkin ve düzenli bir biçimde devam etmektedir. Türkiye’de de yeni müfredatta drama dersi koyulacakmış. Peki kim verecek bu dersi? Okuldaki, eski sistemle yetişen öğretmenimiz bu işi yapamıyor. Yeni bir eğitim almaya yanaşmıyorlar. Hoş, yeni sistemde de drama formasyon eğitiminde hiç yer almıyor. Ders içinde de 5 dakika içinde anlatılıp bitiriliyor. DRAMA… Biliyorum, yaşadım. Bu yöntem sadece okullarda değil, insan topluluğunun olduğu her yerde uygulanabilir. Spor okulları bu yöntemi kullanmaya başladı. Akıllıca… Çünkü çocuk kendini ilk keşfetmeye başladığında hep rekabet ister. En başta kendisiyle yarışmak ister. Hep daha hızlı olmak, daha iyi olmak ister. Bunun için bireysel sporları tercih eder. Ama Türkiye’de en çok izlenilen ve ilgi gören spor dalları sırasıyla; futbol, basketbol ve voleyboldur. Görülüyor ki bu spor dalları başlı başına takım oyununu gerektiriyor. Bunun için spor okulları bu spor derslerinin yanında drama eğitimi veriyor öğrencilere ve nasıl takım olunacağını öğretiyor. Aynı şekilde, gelişmiş şirketler de çalışanları arasında tiyatro ve drama etkinlikleri düzenliyor. Böylece çalışanlar arasında paylaşım ve takım ruhu güçlenmiş oluyor. Bunun gibi birçok yerde tiyatro ve dalları uygulanıyor. Önemli olan sadece toplu olarak ortak bir iş yapmak değil, yapılan işteki dramatik olan yanı paylaşmak ve birlikte yaşamaktır. Yine de en doğru olan, temelde yani okul öncesinde verilen drama eğitimidir. Özel anaokulları ve ticari okulların birçoğu bunu yapıyor! Sonuç olarak birey öncelikle kendisi uyguladığı için tiyatroyu tanıyor ve aslında gerçek amacının ne olduğunu öğreniyor. Tiyatroya faydalı tarafı: tiyatro oyununu neden ve nasıl izlemesi gerektiğini öğreniyor. Bu uygulamalar, yararlı toplumlaşmayı öğrettiği gibi iyi seyirci olmayı da öğretiyor. Her alanda uygulanmalıdır. Tiyatro salt eğlence değil, aynı zamanda tüm duygulara ve beyne hitap ederek bireyi çalışan, üreten ve düşünen kişi olmaya iten bir sanat dalıdır.
Sevgilim benim Sorarlarsa Bir gun Hic tereddut etme Onlara soyle Butun kibirinle Beni cok seviyor Beni cilginca seviyor Beni olumune seviyor
Kucugum benim Sorarlarsa Bir gun Nicin kisalttin diye Uzun ipek sacini Aylarca terbiye ettikten sonra Onlara soyle Butun kibirinle Cunku sevdigim Kisa seviyor
Karanfil kokulum benim Sorarlarsa Bir gun Neden uzun giyiniyorsun diye Bu yakici yaz gunu Onlara soyle Butun kibirinle Cunku sevdigim Beni kiskaniyor
Kelebegim gokyuzune ucuyor Agir agir dansimiz devam ediyor Sevgimiz goguslerimizin arasinda uyuyor Omuzlarima soyle Butun kibirinle Beni cok seviyor Beni cilginca seviyor Beni olumune seviyor
Askim benim Konusurlarsa Bir gun Benim icin Onun kosku yok Onun koleleri yok Onun korumalari yok Evet elimde yok tatlim Yumusak seker boynuna takacak ince kolye bile Onlara soyle Butun kibirinle Sevdigim Ilk ve son askim Beni cok seviyor Beni cilginca seviyor Beni olumune seviyor Bu bana yetiyor
dane dane benleri var yüzünde
can alıcı bakışları yüzünde
binbir dat var edasında nazında
dünyada yardan datlı var m'ola var m'ola
sallanı sallanı giden yar m'ola yar m'ola
küpeleri yar düşer kulaktan
zülüfleri tel tel olmuş yanaktan
ağzı seker bal akıyo dudaktan
dünyada yardan datlı var m'ola var m'ola
sallanı sallanı giden yar m'ola yar m'ola
ağır barhanası vardır elinde
dallı kelam gelir yarin dilinde
kemer olam sevdiğimin belinde
dünyada yardan datlı var m'ola var m'ola
sallanı sallanı giden yar m'ola yar m'ola
(:
narziss und Goldmund kitabi mukemmeldi..
18 HaZiran 1987 benim dogum gunum..
bilip bilmemek değildir öenmli olan karsındakine pes dogrusu dedirtebılmektır
Gidiyorum gözüm arkada
Kaçamadık buradan baş başa
Hangi oje yakışmaz ki kız sana
Gidiyorum gözüm arkada
Kaçamadık buradan baş başa
Hangi oje yakışmaz ki kız sana
Ver elini bana
Gel yanıma gir koynuma
Gel yanıma gir koynuma
Doyamadım dönüp bakmaya
Ne de güzel durmuş yan yana
Hangi oje yakışmaz ki kız sana
Ver ayağı bana
Gel içme, oynaşma, kaykıl
Son defa
Gel yanıma gir koynuma
Gel yanıma gir koynuma
Hangi oje yakışmaz ki kız sana
Gel yanıma gir koynuma
Kaçamadık buradan baş başa
Gel Yanıma gir koynuma
Hangi oje yakışmaz ki kız sana
Dünyevi insanlar kendilerine uyandan keyif alır, sonra da sefilliğe sürüklenirler.Aydınlanmış insanlar kendilerine acı verenden zevk duyar ve eninde sonunda, mutluluğa erişirler.
Kötü insanlar hakkında bir şeyler işittiğinde, onları hemen aşağılama, çünkü kötü namları, iftiracıların kara çalmalarından ibaret olabilir.İyi insanlar hakkında bir şeyler duyduğunda, onlarla dost olmak için acele etme, çünkü iyi namları öne çıkmaya çabalayan sahtekarların uydurmaları olabilir
Sahne bir dünya..
Ve ben de dünyadan bakıyorum hep
seyirci kalanlara..
TÜRKİYE’DE TİYATRO
‘Tiyatro nedir? ’ diye sordum ve ‘Sahnede oynanan ve insanları eğlendiren bir sanat dalı’ dediler bana yine tiyatroya salt eğlenmek için giden arkadaşlarım. Peki bu mu gerçekten tiyatronun görevi? Tiyatro bu mu?
Maalesef Türkiye’de genel tiyatro tanımı böyle yapılıyor. Bu amaçla tiyatroya gidiyor üniversiteli de dahil tüm öğrenciler, öğretmenler, doktorlar… Kısacası toplumumuz bireylerinin çoğu… Onun içindir ki salt güldürme amaçlı oyunlar ilgi görüyor. Sadece gülmek ve eğlenmek için bu oyunlar seçiliyor. Peki neden bu böyle? Türkiye’de insanların böyle düşünmelerine neden olan nedir? Tiyatro sadece anlık eğlenceler sunmak için mi vardır?
Shakespeare tiyatro için ‘ İnsanı insana insanla ve insanca anlatan sanat’ tanımını kullanmıştır. Tiyatro salt güldürmek için varsa, peki Shakespeare neden böyle bir tanım kullanmıştır? Tiyatro insana ne anlatır?
Tiyatro nedir? Tiyatro bir sanat, bir düşünce, bir felsefe... Yani sadece sahnede olup biten değil, yaşamın her anında, istenildiğinde kullanılabilen bir düşünce biçimidir. Güldürür, ağlatır, düşündürür, kuşkulandırır, arayışa yönlendirir. Bazen direk olarak doğru olanı gösterir, bazen ipucu verir, yol gösterir ve seyirciyi uyandırarak doğruyu kendisinin bulmasını sağlar. Silkeler bireyi, uyandırır toplumu…
Peki Türkiye’de neden gerçek tiyatro tercih edilmiyor da sadece eğlencelik oyunlar tercih ediliyor? Çünkü Türkiye insanı, her açıdan tembel yetiştiriliyor. Düşünmeye yönelik her işten uzak kalıyor bu yüzden. Her şeyin kolayına kaçıyor. Yapan değil izleyen olmayı tercih ediyor. Bırakın izlediğinden bir ders almayı, herhangi bir sorunun çözümünü bile izlemeyi istemiyor. Peki neden?
Toplum olarak siyasette kesin bir tercihimiz yok. Bir dönem sağcı kesim geliyor yönetime, bir sonraki dönem dinci kesim, daha sonrakinde solcu kesim… Bu da aslında toplumca ne kadar tutarsız olduğumuzu gösteriyor. Tiyatro da insanı insana anlattığı için yaşadığı ortamdan etkilenmek zorundadır. Dünya tiyatrosuna baktığımızda siyaseti kesin bir düzene girmiş ülkeler tiyatroda öncü konumdadır.
Tiyatronun asal görevi bireyi ve toplumu uyandırmaktır. Peki Türkiye’de bu amaç topluma nasıl öğretilir? Tiyatro nasıl olur da bu ülkenin gelişmesine, belirli bir düzene oturmasına yardımcı olur?
Öncelikle eğitim sistemi bir düzene girmeli ve tiyatro bu sistemin temel taşlarında biri olmalıdır. Okul öncesinden başlayarak okullara tiyatro dersi koyulmalıdır. Kuram olarak değil öncelikle uygulama olarak öğrencilere ve öğretmenlere verilmelidir. Etkin ve yaratıcı drama doğru olarak öğrencilere uygulatılmalıdır. Böylece temelde, kişiye, takım çalışmasının ve paylaşmanın önemi, topluma yararlı bir birey olarak katılma yolları öğretilir. Üretmeyi öğretir. Balık vermez, balık tutmayı öğretir. Ezberci sistem ortadan kalkar. Uyuşuk beyinler yetişmez! Dramanın asal amacı budur.
Türkiye’de okullara resmi olarak tam bir tiyatro dersi en son 1915 yılında koyulmuş ve 2 yıl kadar sürmüş, sonra tekrar kaldırılmıştır. Oysa tiyatroda öncü olan ülkelerde tiyatro dersi etkin ve düzenli bir biçimde devam etmektedir. Türkiye’de de yeni müfredatta drama dersi koyulacakmış. Peki kim verecek bu dersi? Okuldaki, eski sistemle yetişen öğretmenimiz bu işi yapamıyor. Yeni bir eğitim almaya yanaşmıyorlar. Hoş, yeni sistemde de drama formasyon eğitiminde hiç yer almıyor. Ders içinde de 5 dakika içinde anlatılıp bitiriliyor. DRAMA… Biliyorum, yaşadım.
Bu yöntem sadece okullarda değil, insan topluluğunun olduğu her yerde uygulanabilir. Spor okulları bu yöntemi kullanmaya başladı. Akıllıca… Çünkü çocuk kendini ilk keşfetmeye başladığında hep rekabet ister. En başta kendisiyle yarışmak ister. Hep daha hızlı olmak, daha iyi olmak ister. Bunun için bireysel sporları tercih eder. Ama Türkiye’de en çok izlenilen ve ilgi gören spor dalları sırasıyla; futbol, basketbol ve voleyboldur. Görülüyor ki bu spor dalları başlı başına takım oyununu gerektiriyor. Bunun için spor okulları bu spor derslerinin yanında drama eğitimi veriyor öğrencilere ve nasıl takım olunacağını öğretiyor. Aynı şekilde, gelişmiş şirketler de çalışanları arasında tiyatro ve drama etkinlikleri düzenliyor. Böylece çalışanlar arasında paylaşım ve takım ruhu güçlenmiş oluyor. Bunun gibi birçok yerde tiyatro ve dalları uygulanıyor. Önemli olan sadece toplu olarak ortak bir iş yapmak değil, yapılan işteki dramatik olan yanı paylaşmak ve birlikte yaşamaktır. Yine de en doğru olan, temelde yani okul öncesinde verilen drama eğitimidir. Özel anaokulları ve ticari okulların birçoğu bunu yapıyor!
Sonuç olarak birey öncelikle kendisi uyguladığı için tiyatroyu tanıyor ve aslında gerçek amacının ne olduğunu öğreniyor. Tiyatroya faydalı tarafı: tiyatro oyununu neden ve nasıl izlemesi gerektiğini öğreniyor. Bu uygulamalar, yararlı toplumlaşmayı öğrettiği gibi iyi seyirci olmayı da öğretiyor. Her alanda uygulanmalıdır. Tiyatro salt eğlence değil, aynı zamanda tüm duygulara ve beyne hitap ederek bireyi çalışan, üreten ve düşünen kişi olmaya iten bir sanat dalıdır.
bir hayaLimiz Vardi Zamanla gerCeklesti (:
Sevgilim benim
Sorarlarsa
Bir gun
Hic tereddut etme
Onlara soyle
Butun kibirinle
Beni cok seviyor
Beni cilginca seviyor
Beni olumune seviyor
Kucugum benim
Sorarlarsa
Bir gun
Nicin kisalttin diye
Uzun ipek sacini
Aylarca terbiye ettikten sonra
Onlara soyle
Butun kibirinle
Cunku sevdigim
Kisa seviyor
Karanfil kokulum benim
Sorarlarsa
Bir gun
Neden uzun giyiniyorsun diye
Bu yakici yaz gunu
Onlara soyle
Butun kibirinle
Cunku sevdigim
Beni kiskaniyor
Prensesim benim
Dansederken muzigin sesiyle
Varligimiz
Nagmeler
Isiklar
Duygular
Goz yaslari
Kelebegim gokyuzune ucuyor
Agir agir dansimiz devam ediyor
Sevgimiz goguslerimizin arasinda uyuyor
Omuzlarima soyle
Butun kibirinle
Beni cok seviyor
Beni cilginca seviyor
Beni olumune seviyor
Askim benim
Konusurlarsa
Bir gun
Benim icin
Onun kosku yok
Onun koleleri yok
Onun korumalari yok
Evet elimde yok tatlim
Yumusak seker boynuna takacak ince kolye bile
Onlara soyle
Butun kibirinle
Sevdigim
Ilk ve son askim
Beni cok seviyor
Beni cilginca seviyor
Beni olumune seviyor
Bu bana yetiyor
(Y)