Sen ile ben Şiraze, öğrenmeliydik yalnızlığın kaç bucak olduğunu… Ve bir… ve iki… ve üç… ve dört Şiraze. Sen ve ben, ömür son demine vardığında ‘yaşandı bitti’ diyebilecek gücü şimdiden toplamalıydık. Geç mi kaldık yoksa? Geç kaldığımızı anlamak için bile mi geç kaldık? Yok böyle bir şey; biz her şeye arası kapatılamayacak mesafelerce çoktan geç kaldık . Bitmek varsa eğer, geçmişi ak sayfalara kaydedecek zaman bitti Şiraze. Artık onları hiç kimse okuyamayacak, artık onları hiç kimse dost bilip sarılamayacak, artık onları hiç kimse çantasına doldurup yanında taşıyamayacak. ve bir sürü artık işte. Biz zamanın tellerinden her birine asılı kaldık.
beklediğimdin sen sen bir ömür beklemeyi seçtiğimdin. Bir dahası olmasın görmeyeyim gözlerini, bir dahası olmasın dolunaysız gecelerde tutmayayım elini, bir dahası olmasın ‘yaş gidiyor’ anmaktan başka güzelliği kalmadı senliliğin.
Az zamanda öyküler biriktirdim içimde, sen öyküleri bilir misin Şiraze? Ben bildiğini bilirim, ben bilirim bildiğini… Anaforlarına takılıp dönenlerin öfkesinden sakınmak adına sığındığım karanlık dere Ve yarık kayanın uğuldayan dik yamaçlarının çevrintisiyle titrediğim gece… Şiraze bir tek sendin dizinde dinlendiğim. Öyle bakma dedim kaç kez, öyle pencerelerden gece vakti salınışın yollara ve bir gölge gibi süzülüp duvar diplerinden kayışın köşebaşlarına
Sen ile ben Şiraze, öğrenmeliydik yalnızlığın kaç bucak olduğunu… Ve bir… ve iki… ve üç… ve dört Şiraze.
Sen ve ben, ömür son demine vardığında ‘yaşandı bitti’ diyebilecek gücü şimdiden toplamalıydık.
Geç mi kaldık yoksa?
Geç kaldığımızı anlamak için bile mi geç kaldık?
Yok böyle bir şey; biz her şeye arası kapatılamayacak mesafelerce çoktan geç kaldık .
Bitmek varsa eğer, geçmişi ak sayfalara kaydedecek zaman bitti Şiraze.
Artık onları hiç kimse okuyamayacak, artık onları hiç kimse dost bilip sarılamayacak, artık onları hiç kimse çantasına doldurup yanında taşıyamayacak.
ve bir sürü artık işte.
Biz zamanın tellerinden her birine asılı kaldık.
beklediğimdin sen
sen bir ömür beklemeyi seçtiğimdin.
Bir dahası olmasın görmeyeyim gözlerini,
bir dahası olmasın dolunaysız gecelerde tutmayayım elini,
bir dahası olmasın ‘yaş gidiyor’
anmaktan başka güzelliği kalmadı senliliğin.
Az zamanda öyküler biriktirdim içimde, sen öyküleri bilir misin Şiraze?
Ben bildiğini bilirim, ben bilirim bildiğini…
Anaforlarına takılıp dönenlerin öfkesinden sakınmak adına sığındığım karanlık dere
Ve yarık kayanın uğuldayan dik yamaçlarının çevrintisiyle titrediğim gece…
Şiraze bir tek sendin dizinde dinlendiğim.
Öyle bakma dedim kaç kez, öyle pencerelerden gece vakti salınışın yollara
ve bir gölge gibi süzülüp duvar diplerinden kayışın köşebaşlarına
Zaman sadece birazcık zaman
Birlikte öğreneceğiz her şeyi
Gün ışığım nerdesin
Bu şarkıydı di mi
Söylemeyecektik di mi
Pardon ağzımdan kaçtı
Utandırma bizi Sinan
Gözyaşı insanda bir damla su değil midir?
De şeker
“De” yi ayrı yazdım
Dahi manasında olduğu için
Dahi şeker oldu