Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Ümraniye Belediyesi Şiir Yarışması

şiraze sizce ne demek, şiraze size neyi çağrıştırıyor?

şiraze terimi Roxalane Lane tarafından tarihinde eklendi

  • Ahmet Âtıf Tokuş
    Ahmet Âtıf Tokuş

    Bence ölçüdür muhakkak, tavır ve davranışları , doğal döngüyü , beşeri sistemleri de ekseninde kılan o kusur aranmayası terazi enstürmanıdır şâyet bazen kaçabiliyor meal- esef?

  • Hülya Bayrak
    Hülya Bayrak

    Durmuş saat günde iki kere doğruyu gösterir, Şirazi kayanın ayarı olmaz.

  • Delirdim Ama Bisor Niye Delirdim
    Delirdim Ama Bisor Niye Delirdim

    glikoz senin şirazen kaymış espirik yaptım bak hadi bakim önce kim ölüyor gülmekten??????¿

    bende kendi karanlığıma alıştım, en derin dipsiz kuyunun içindeyim farzet, hoşgör!!!!!¡


  • Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker
    Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker

    gül verdiler, dikenini de istedim; dikensiz gül kokmuyor Şirâze
    gökyüzü verdiler, bulut da istedim; bulutsuz gökyüzü dalgasız deniz gibi Şirâze
    kağıt verdiler, kalem de istedim; kalemsiz kağıt hep boş Şirâze
    anladım ki, verenden hep isteniyor, verdikçe isteniyor, verdikçe dahası isteniyor

  • Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker
    Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker

    “hasret” desen hasret
    “acı” desen acı
    “sevda” desen sevda
    “renk” desen renk
    “yol” desen yol
    “ışık” desen ışık
    ne ise aradığın onunla doluyum Şirâze

  • Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker
    Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker

    ihsânı bol olana sevdalıyken, insana dair her şey ne kadar da az görünüyor gözüme
    verseler verseler ne kadarını verirler Şirâze
    verirken kaç ölçer, kaç biçerler
    buralardayım; ikinci paragrafın üçüncü satır, sekizinci kelimesinde
    sayfalardan iki-yüz-yetmiş-dokuz
    okuya okuya bul beni Şirâze
    “boşluk” diye bir şey yok, her kelime arası dolu, her satır arası dolu
    her paragraf arası dolu, sayfa kenarları dolu, dopdoluyum Şirâze

  • Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker
    Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker

    tutup askıya asamıyorum, dolaba koyup saklayamıyorum, sandığa kilitleyemiyorum
    kilit üstüne kilit vuramıyorum
    Şirâze, ben en var halimle yok olmanın telaşındayım
    dünyanın her anını hayata döndürememenin telaşındayım
    sonsuzluğumu yeşertememenin telaşındayım
    her mevsimi ruhuma aşılayamamanın telaşındayım
    telaş içinde bir ben’im Şirâze

  • Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker
    Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker

    bazen gecenin en sessiz anında göğe bir merdiven dayayıp çıkmak geçiyor içimden yukarılara
    aşağıda hayat, yukarıda hayat; aşağı yukarı hepten hayat Şirâze

  • Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker
    Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker

    düşünüyorum çok zaman, “hayat üzerine kaç cümle kurdular” diye
    cümleler de hayatın kendisi de, hayattan olmayan bir ben miyim ne
    bul beni Şirâze
    daha girerken karanlığa, tüm aydınlığımı yuttum
    başıma bir ayla takıp, olamayacağım her ne var ise hevesle el ettim
    bul beni Şirâze
    gözümden tut, dilimden tut… çek çıkar beni kuytularımdan

  • Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker
    Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker

    bir gün’dü
    bir gün’ün bir günüydü, yazıldı

    yolun sonu hayat, yolun başı hayat, yol boyu hepten hayat; sıkışıp kaldım Şirâze
    diyorum çoğu zaman göklere dönüp yüzümü “emanet çok ağır”
    büküldükçe bükülüyorum
    çatlayan ellerim acıyor, tırnaklarım acıyor; saçlarım, kaşlarım, kirpiklerim acıyor
    kanıyorum gün boyu; nasıl olayım işte, bunca sıkışmışlığın arasında heyhat’ım Şirâze

  • Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker
    Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker

    inzivâ medresesinin
    münzevî talebesiyim şimdi

    al yalnızlığımı ört üzerine Şirâze
    al Şirâze yalnızlığımı, ört üzerine
    belki o vakit bırakıp her şeyi,
    gelirim bir yerlerden başlamak için
    hiç gitmemişim gibi, “hiç” olmamışım gibi
    al yalnızlığımı ört üzerine Şirâze
    bitsin birilerinin üzerimdeki hükmü; bu sefâlet, ihânet, eziyet

    yaşamak’ dediğimiz
    verirken almayı ihmâl etmiyordu hiç

  • Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker
    Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker

    sensin bendeki her şey ve beni kıymetli yapan tek şey
    ses ver Şirâze; feryat mı edersin, güvercin mi salarsın, kapımı mı çalarsın
    ses ver Şirâze, benim yapamadığımı sen yap
    atamadığım çığlığı benim yerime sen at, sen haykır sevdamı
    ben yüreğimin çatlama noktasındayım
    çünkü ben Şirâze, yüreğimin çatlama noktasındayım
    yani varla yok arası yaşıyorum ya da yokla var arası
    hayat ellerimin arasından kayarken
    ben çaresiz seyrediyorum

    ben gitmedim senden
    gidemedim

    sensin mutluluğum Şirâze
    en umudum, en huzurum
    gel de bu bitmeler de son bulsun

  • Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker
    Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker

    bir gün sevmekten vazgeçersen
    kendimi bakır rengine boyayıp
    ellerimi nar çiçeğine banacağım
    belki yeniden seversin diye
    dağ kilisesinin yamacından
    Akdenizli şehrime bakacağım
    unutma beni burada Şirâze

  • Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker
    Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker

    hayat şimdilerde
    telâş üstüne telâş Şirâze

    kime göre var, kime göre yokum
    kim bilir varlığımı
    kim seçer varlığıma rağmen beni yok saymayı
    kimle varım, kimle yokum ben Şirâze
    en önemlisi neredeyim
    ve neresindeyim senin bulunduğun yerin

    sende olduğum kadar varım
    sen “yoksun” diyorsan Şirâze
    ha olmuşum, ha olmamışım Şiraze

  • Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker
    Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker

    ne çok acı biriktiriyoruz Şirâze
    iyileşemedikçe ben, gün gün aramız açılıyor seninle
    “bugün yarın” derken verdiğim sözü tutmak için
    ömrü yarılamışım farkında değilim

    ne çok acı biriktiriyoruz
    biz böyle Şirâze
    içimize işliyor, kanımızda geziniyor,
    hücrelerimizde kodlanıyor
    her gün ardımızdan geliyor
    çoğaldıkça çoğalıyor
    ve aç bir çakal gibi atağa geçmek için bekliyor gölgelerde
    ne kadar zarar verirse o kadar güçlenecek belki
    ne kadar yaralanırsak pişeceğiz belki
    ne çok acı biriktiriyoruz böyle Şirâze

  • Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker
    Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker

    hayat şimdilerde
    telâş üstüne telâş Şirâze

    kime göre var, kime göre yokum
    kim bilir varlığımı
    kim seçer varlığıma rağmen beni yok saymayı
    kimle varım, kimle yokum ben Şirâze
    en önemlisi neredeyim
    ve neresindeyim senin bulunduğun yerin

    sende olduğum kadar varım
    sen “yoksun” diyorsan Şirâze
    ha olmuşum, ha olmamışım

  • Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker
    Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker

    ağır geliyor Eylül
    ve gitmiyor

    ne çok acı bitiktiriyoruz
    acılar mı doğuruyor, acılar mı büyütüyoruz yoksa biz
    ondandır belki duraksız değişmelerimiz

    ne çok acı biriktiriyoruz Şirâze
    iyileşemedikçe ben, gün gün aramız açılıyor seninle
    “bugün yarın” derken verdiğim sözü tutmak için
    ömrü yarılamışım farkında değilim

    ne çok acı biriktiriyoruz
    biz böyle Şirâze
    içimize işliyor, kanımızda geziniyor,
    hücrelerimizde kodlanıyor
    her gün ardımızdan geliyor
    çoğaldıkça çoğalıyor
    ve aç bir çakal gibi atağa geçmek için bekliyor gölgelerde
    ne kadar zarar verirse o kadar güçlenecek belki
    ne kadar yaralanırsak pişeceğiz belki
    ne çok acı biriktiriyoruz böyle Şirâze

  • Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker
    Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker

    şimdi aşk nöbetimin gecelerinden birinde,
    semâda raks eden sitârelerin
    en mes’ûd anlarına şahid olan gözlerimde birikir yokluğunun acısı
    şimdi Şirâze, anladım ki yokluğundur beni aşka aşık, deli divâne eyleyen
    olmasaydın hep böyle, keşke olup olup olmasaydın böyle;
    ben Anka, her seferinde yanıp kül ol­mayacaktım,
    kendimi yakıp yeniden yanmaya koşmayacaktım sende
    belki Şirâze, seni sevmekle buldum ayinelerin gerisinde meftûn oluşu
    belki Şirâze, seni herdem yitirmekte buldum bengisuyu
    belki Şirâze hep belki işte

  • Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker
    Yağmura Kafa Tutan Küp Şeker

    düşlerin en güzelinde çıktın karşıma Şirâze
    düşlerin en güzelini en güzel yapan
    duruşun, bakışın ve belki de aşka dair sınırsız suskunluğundu
    sen sustun diye ben sustum
    belki de ben sustum diye sen sustun

  • Serendipity Blabla
    Serendipity Blabla

    çocuk oldum bugün yaşımın rakamsal değerini hafızamdan silip
    dünyanın tadına baktım ucundan, tırtıklar gibi toz pembe pamuk şekerini
    bulutlar arasından kırpınca güneş gözlerini, utanıp saklandım
    babacan gövdesindeki derin ve karanlık kovuğunda bir çınar ağacının
    bestelenmemiş şarkılarımı mırıldandım yine gereğinden fazla kırılgan
    yalnızdım
    ve hâlâ yoktu dilimden anlayan

    kendimi buldum bugün bir sokak ortasında ‘elim sende’ oynarken
    Fes’in bir kenar mahallesinde toza toprağa bulanmışım
    yüzümde geniş bir gülümseme, mutfaktan aşırdığım sıcak pideyi gizlice yerken ben ve Rina,
    gölgelerin de gözü olduğunu öğrenmeye birkaç yıl yaklaşmışım
    yüreğinde kendimi aradığım nice insan kayarken önemsiz hayatımdan
    hoyratmışım
    ve bilmekten epey uzakmışım daha, hayatın direklerinin ayrıntılar olduğundan

    ben bir dağ kızı, alabildiğine özgür bırakmışım rüzgâra kendimi hırçın ve deli
    yıllar var, bir dağdan diğerine atlamışım aklım duraksız masalsı öyküler peşinde
    yetmemiş de Şirâze, dağlardan vadilere inmiş, Kaf’a dayanırım ümidiyle ovalara açılmışım
    Adre’ye varma hayâline ezelden zincirli, çöl kumunda yanmış ayaklarım
    yürümeye devam etsem de kör topal geçtim nihayetinde tutunma telaşından
    ağırlaştım
    ve selam göndermiyorum artık kimseye çanların çaldığı bu topraklardan

    ‘kırın kelepçeleri’ diyorum kadınlara, hain kötülüklerin ekilmeye devam ettiği her yerde
    hükmü sadece size geçebilen zavallıların zulmüne kaldırın başlarınızı
    sen bilirsin Şirâze, içimdeki isyanın ateşini yaktıklarında ya beşti yaşım, ya altı
    olgun bir edayla varlığımı isimsizleştirmeye adanmışlıklarına gülsem de şimdi alayla, ömrüm kısaldı
    oldu hayli vakit vazgeçeli, hayatı ciddiye almaktan
    kararlıyım
    ve özlemsiz, plansız geleni yaşıyorum, benden çalınanları ve kayıplarımı hatırlamadan

    onarılamazlar vardır Şirâze, bir de izi silinemezler
    ve çaresinin nerede gizli olduğunu bilemediğin dermansız sandığın illetler
    herkesin inandığı kendi doğruları bazen yanlışa çıkar
    bazen de yanlış görünende gizlidir doğrular
    olma keskin, olma zâlim; bazen üzerinde sapasağlam durduğun zemin çöker...

  • Serendipity Blabla
    Serendipity Blabla

    ben x/y/z’nin cirit attığı bir denklemde, sol tarafında kalanım eşitliğin
    primitif yanlarım ağır bastığından belki de
    ne soyut matematiği, ne de uygulamalısını bilirim
    bu yüzden sanırım, kalkülüs kullanan Leibniz’e karşı epey mesafeliyim
    yoksa Şirâze’m, çoktan sınırları aşmış başka bir boyutta yaşıyor olabilirdim
    hatta üç aşağı beş yukarı, dik açılı bir üçgenle aramdaki ilişkinin adını koyabilirdim
    en merak ettiğimse Şirâze, sonsuzluğun, neresinde olduğu sayılar teorisinin
    ve bizi getirdiği nokta analitik geometrinin
    elhak imkânı yok her şeyi anlayıp çözmenin
    vektörler ve matrisler konusunu bırakalım başka bir zamana
    notasyon desen bendeki karşılığı tam anlamıyla bir karmaşa

    ben en iyisi sıfıra dönüp yeni bir başlangıca girişeyim
    belki bu sefer bulurum çıkışını yerkürenin
    ya da sonunda Şirâze’m, sana varabilirim...

  • Serendipity Blabla
    Serendipity Blabla

    ben x/y/z’nin cirit attığı bir denklemde, sol tarafında kalanım eşitliğin
    primitif yanlarım ağır bastığından belki de
    ne soyut matematiği, ne de uygulamalısını bilirim
    bu yüzden sanırım, kalkülüs kullanan Leibniz’e karşı epey mesafeliyim
    yoksa Şirâze’m, çoktan sınırları aşmış başka bir boyutta yaşıyor olabilirdim
    hatta üç aşağı beş yukarı, dik açılı bir üçgenle aramdaki ilişkinin adını koyabilirdim
    en merak ettiğimse Şirâze, sonsuzluğun, neresinde olduğu sayılar teorisinin
    ve bizi getirdiği nokta analitik geometrinin
    elhak imkânı yok her şeyi anlayıp çözmenin
    vektörler ve matrisler konusunu bırakalım başka bir zamana
    notasyon desen bendeki karşılığı tam anlamıyla bir karmaşa

    ben en iyisi sıfıra dönüp yeni bir başlangıca girişeyim
    belki bu sefer bulurum çıkışını yerkürenin
    ya da sonunda Şirâze’m, sana varabilirim

  • Serendipity Blabla
    Serendipity Blabla

    mırıl mırıl söylenirim ben r’lere vura vura;
    bazen h’lerle, bazen de n’lerle küs gezinirim
    bir çocuk görsem saklanır, harabe diplerinde kedilerle zıtlaşırım
    vurgunculardan kaçar, hayalperestlerden hayat araklarım

    ben bir gezginim ve yalnızlığı sevmek Şirâze’m,
    değil benim kabahatim
    kabahat bana onu sevdirenlerin 

    kızma ama, hâlâ kendimle kavgalıyım  
    aramızı bul diye gece uykularımda bundandır sana kaçmalarım 

    vura vura r’lere severim bir de
    ne kadar sertse vurgu o kadar iyi
    ne kadar sertse vurgu o kadar iyi 

    kuşlar göçmeden önce vedalaşmaz
    kimse de onlara bundan dolayı gönül koymaz
    dönüp geldiklerinde de Şirâze, kimse onları kovmaz. ..

  • Serendipity Blabla
    Serendipity Blabla

    izin verme
    yüreğine gizlediğinin
    yitmesine

    yazdıklarımı hüzün tatlandırsa da Nietzsche umutsuzluğundan eser yok inan,
    senin olduğun yerde kırılmış hayâllerin de nefes alması olası değil madem,
    ben harmanlayıp aşkı adınla, tohumlarını ekiyorum her köşesine yerkürenin
    sor dilersen Lodi’ye, Fes’e, Helen’e, Esteli’ye; ela bir günde ya da gri,
    yağmur ormanlarının dahi beklediği sensin

    ben seni Şirâze;
    hem darmadağın, hem serkeşâne, hem de mısrâ-i berceste ...

  • Mesut Çiftci
    Mesut Çiftci

    tatlı, şekerli bir şeymiş gibi hissettiren kelime...

  • Suna Onur
    Suna Onur

    Sirazesi kaymis

  • Karizma uğruna güneşe Bakmayan Ayçiçeği
    Karizma uğruna güneşe Bakmayan Ayçiçeği

    yükte hafif pahada ağır da olsa
    hiçbir şeyi biriktirmiyorum
    pullar, kartpostallar, fotoğraflar…
    iplerini kopardım geçmişimin
    dolansın dursun uzay boşluğunda
    bütün yaşanmışlar
    hiçbir şeyi sakınmıyorum
    senin dışında

  • Kıymet Ocak
    Kıymet Ocak

    İnsan olayım derken varlığımın sirazesi kaydı

  • Karizma uğruna güneşe Bakmayan Ayçiçeği
    Karizma uğruna güneşe Bakmayan Ayçiçeği

    onarılamazlar vardır Şirâze, bir de izi silinemezler
    ve çaresinin nerede gizli olduğunu bilemediğin dermansız sandığın illetler
    herkesin inandığı kendi doğruları bazen yanlışa çıkar
    bazen de yanlış görünende gizlidir doğrular
    olma keskin, olma zâlim; bazen üzerinde sapasağlam durduğun zemin çöker

  • Karizma uğruna güneşe Bakmayan Ayçiçeği
    Karizma uğruna güneşe Bakmayan Ayçiçeği

    sorma
    ne yaptığımı bugün
    sor ya da
    ne gizleyeceğim!
    seni düşündüm