'...Bin kez okunan bir kitap bin ayrı kitaptır.Hayal gücü sınırsız bir okur,kısa ve öz tutulmuş anlatımları bile bazen yazarın düşündüğünden daha açık görebilir (yazarlar da aslında bu tür genişletilmiş okumalara bel bağlamışlardır) .Çekingen,ahlaki önyargılara sahip,darkafalı bir okur ise acımasızca anlatılmış bütün ayrıntıları,sahip olduğu ahlaksal önyargıların süzgecinden geçirerek atlaya atlaya okuyacaktır.Böylece ortaya yazar-okur ilişkisinin temel fenomeni olan öznel izlenimlerin garip bir tashihi çıkar.Ancak bu fenomen tıpkı Truva atına benzer,içindeki yazar buradan okurun ruhuna sızar.Sonuç okurun da ikinci bir yazar haline dönüşmeye zorlanmasıdır.Bir kitap okumanın bir film seyretmekten daha zor ve yorucu olduğu şeklindeki görüş de işte buradan kaynaklanır.Film,genelde tamamen edilgen olarak tüketilir: 'Seyirci koltuğuna kurulur,makinist de makaraları harekete geçirir...'
-İtalya'da 30 yıl boyunca Borgialar hükmetti...Kan,savaş,cinayet,terör vardı...ama bir Michelangelo bir Da Vinci ve rönesans yine o dönemde çıktı...İsviçre'de de 500 yıl boyunca huzur,refah vardı...ne üretebildiler dersin? Guguklu saat...
'...Robert Bresson'un yoğun çalışma tarzı beni her zaman şaşırtmıştır.Tek bir filmi dahi raslantılara ya da 'geçici çözümlere' terk edilmemiştir.İfade araçlarındaki tutumluluğu insanın adeta nefesini keser.Ciddiyeti ve derinliğiyle Bresson,filmleri her zaman manevi varlıklarının bir olgusuna dönüşen usta yönetmenler arasında yerini alır.Bresson,belli ki,ancak,iç dünyasının aşırı uçlarda gezindiği anlarda çalışır.Neden? Cevabını kimse bilmiyor.'
'...Bin kez okunan bir kitap bin ayrı kitaptır.Hayal gücü sınırsız bir okur,kısa ve öz tutulmuş anlatımları bile bazen yazarın düşündüğünden daha açık görebilir (yazarlar da aslında bu tür genişletilmiş okumalara bel bağlamışlardır) .Çekingen,ahlaki önyargılara sahip,darkafalı bir okur ise acımasızca anlatılmış bütün ayrıntıları,sahip olduğu ahlaksal önyargıların süzgecinden geçirerek atlaya atlaya okuyacaktır.Böylece ortaya yazar-okur ilişkisinin temel fenomeni olan öznel izlenimlerin garip bir tashihi çıkar.Ancak bu fenomen tıpkı Truva atına benzer,içindeki yazar buradan okurun ruhuna sızar.Sonuç okurun da ikinci bir yazar haline dönüşmeye zorlanmasıdır.Bir kitap okumanın bir film seyretmekten daha zor ve yorucu olduğu şeklindeki görüş de işte buradan kaynaklanır.Film,genelde tamamen edilgen olarak tüketilir: 'Seyirci koltuğuna kurulur,makinist de makaraları harekete geçirir...'
A. Tarkovsky
wong kar-wai'nin '2046' filminde çalan 'adagio' parçası...
iç paralayıcı...
da indir...
-İtalya'da 30 yıl boyunca Borgialar hükmetti...Kan,savaş,cinayet,terör vardı...ama bir Michelangelo bir Da Vinci ve rönesans yine o dönemde çıktı...İsviçre'de de 500 yıl boyunca huzur,refah vardı...ne üretebildiler dersin? Guguklu saat...
(üçüncü adam / third man)
-sigaraya hiç başlamamak,bırakmaktan daha kolaydır...
(La Ceremonie)
'...Robert Bresson'un yoğun çalışma tarzı beni her zaman şaşırtmıştır.Tek bir filmi dahi raslantılara ya da 'geçici çözümlere' terk edilmemiştir.İfade araçlarındaki tutumluluğu insanın adeta nefesini keser.Ciddiyeti ve derinliğiyle Bresson,filmleri her zaman manevi varlıklarının bir olgusuna dönüşen usta yönetmenler arasında yerini alır.Bresson,belli ki,ancak,iç dünyasının aşırı uçlarda gezindiği anlarda çalışır.Neden? Cevabını kimse bilmiyor.'
-bir şey daha,eğer en küçük çocuğunuz 8 yaşındayken oturma odasını ateşe verirse ona çok fazla kızmayın olur mu?
-marty! ..ne güzel isim...
(geleceğe dönüş)
ispanyol senfonisi...
edouard lalo...
-telafi edilemeyecek şeyler söyleme...