Avrupa'nin gizli askeri raporlarina dayanan ve Fahriye Ahmet imzasiyla, Suudi devlet gazetesi El-Vatan'da yayimlanan bir makaleye gore Irak'ta bulunan Amerikan ordusu Iraklilar'in ic organlarini calmakta va Amerikan pazarlarinda satmaktadir.Bu konu genis bir sekilde Iran'da yayim yapan Cumhuriye Islami ve Suriye'de yayim yapan Teshreen gazetelerinde de ele alinmistir. Adi gecen makaleden konuyla ilgili bolumler' 'Gizli Avrupa askeri raporlari Irak'ta insani yardim adi altinda faaliyet gosteren Amerikalilar'in yaralanan ve olmek uzere olan Iraklilar'in ic organlarini cikartarak bu insanlari olume terkettigini ve calinan organlarin Amerikan pazarlarinda satildigini gozler onune sermektedir.Amerikali doktorlardan olusan bir gizli grup,catismalar sirasinda Amerikan ordusunu takip etmekte ve ele gecirilen yarailarin organlarini hizli bir operasyonla cikartarak satis amaciyla Amerika'ya transfer etmektedir.
Raporda onaylanan bilgilere gore, Irak'ta onlarca parcalanmis ve baslari olmayan kadavralara rastlanilmistir.Konuyla ilgili olarak Amerikan askeri yetkilileri dogrudan bir sebep gosterememekte ve vucutlardaki eksik parcalarin kursunlarin isabet etmesi sonucu olustugunu iddia etmektedir.Bu iddia tibbi acidan inandirici gelmemektedir.Raporda ayrica Amrikalilar'in gizlemek amaciyla organlari calinmis kadavralari yaktiklari iddia edilmekte ve kendilerine yaralanmis direniscileri bulma konusunda yardim edecek olan Iraklilar'a calisir durumdaki her bobrek icin 40$ ve her goz icin 25$ onerdikleri vurgulanmaktadir.Bir baska onemli husus ise parcalari calinan kadavralarin salgin hastalik yaymamasi icin asilandiklari gercegidir.
Rapor ayrica ayni muamelenin Abu Garib cezaevinde oldurulen cok sayida tutukluya da yapildigini belirtmektedir.Bu konunun medyaya yansimamasi icin Amerikan askerleri konuyla ilgili yerlere medyayi kesin suretle sokmamakta ve guc kullanmaktadirlar.Bu durum oldurulen Iraklilar'in yakinlari tarafindan cok iyi bilinen bir gercektir.
Ayrica bu duruma sahit olan Irak'taki Avrupa ulkelerine bagli askerler konuyu yuksek rutbeli komutanlarina bildirmekte onlarda ulkelerindeki ilgili bakanliklara durumla ilgili raporlar yazmaktadirlar.
re flu...geri akış...yemek borusunun asitliğe dayanıklılık derecesi mideninkinden daha azdır...onun için mideyi tıka basa doldurursanız ve bu halde kestireyim derseniz mide asidi yemek borusuna kaçar...ve o dokuyu tahriş eder...zamanla kansere kadar ileri gidebilir...başka sebepleri de var tabi...sigara...stres...gıda uyuşmazığı vesair...Peyami Safa bir romanında mide hakkında bir şeyler yazıyordu...bir tereddüdün romanında olacak...felsefi olarak...unuttum...neyse efendim...
Peygamber efendimiz hiçbir zaman bir şeye yaslanarak bir şey yiyip içmemiştir...zaten midedeki fungusla yemek borusunun birleştiği yerde bir açı vardır...bu açı çok mühimdir...bir yere yaslanıp da bir şey yerseniz o açı bozulur...re flu olabilir...
Sahabeler hep oturarak yemek yemişlerdir...sol ayağının üzerine otururlardı...sağ ayağını dikerlerdi...böylece midenin bir bölümü zaten baskılanmış olur...mide tıka basa doldurulamaz...zaten masada yemek yiyince insan bir hoş oluyo...kan basıncı alltüst oluyo...birden tabi mide dolunca yani...bütün kan doğru mideye...neticede...
bir de yatarken sağ tarafa yatmalı...zaten sünnet...o zaman da o dediğim açı bozulmuyor...
'...Ahmed Hulusi ve Aiberg kimdir derseniz kısaca şunları söyleyebiliriz:
Kadın-Erkek karışık namaz kılınması düşüncesini savunan bir başka reformcu sapık-Kadıyanilik merkezli ve CIA tarafından eğitime tabi tutulmş Ahmed Hulusi,tasavvufi ekol içerisinde görünen ancak,tasavvufu ve varlığın özünü atom-altı parçacıklar temeline oturtarak açıklayan new-age dini sayılabilecek sapık bir oluşumdur,Ahmed Hulusi'nin anlayışı.Yıllar önce Türkiye'yi kasıp kavuran ve bugün internet sitesinde,protestanlaştırılmış Hanef İslamı (!) gibi sapık bir anlayışın sahibi Hans von Aiberg'in yolundan giden Ahmed Hulusi,panteist bir Allah itikad ve anlayışıyla,İslam itikadını,varlığın özünü ve tasavvufu izah ettiğini öne sürüyor.Hans von Aiberg geçtiğimiz aylarda,yaşadığı Balıkesir'de hesabıındaki trilyonlarca parayla yakalanarak cezaevine gönderildi.Oldukça makyajlı ve dekolte giymiş karısının da içlerinde bulunduğu kadın-erkek karışık halde toplu ibadet yaptıklarını söylüyordu,gözaltına alındığında.
İşte Kadıyanilik,İngilizlerin,Hindistan'da temelini attığı ve Sultan 2.Abdülhamid'in cihad fetvasının etkisini azaltmak için,Kur'an'daki cihad ayetlerinin kaldırılıp (!) yeni bir Kur'anı kabul eden guya tasavvufi sapık bir yapılanmadır.İngilizler ve İsrail tarafından geniş şekilde desteklenen (ki geçtiğimiz yıl,ihbarcılık edip Sünni bir mücahidin katledilmesine önayak oldukları için,bu mücahidin şehadet yıldönümünde,ibadet etttikleri bir cami mücahidler tarfından bomblanmış ve 6 kadıyani ölmüştü.İşte bu olay İsrail basınında üzüntü verici bir haber olarak verilmişti.)
Küresel siyonizmin en önmeli vasıtalarından biriolan Kadıyanilik,Türkiye'de Fettoş'un ve Tayyib'in de uluslararsı sermayeye pazarlanmasında en büyük rolü oynamıştır.Cüneyd Zapsu da hem itikadi sapıklık ve hem de sermayenin cariyesi-temsilcisi olması açısından,Kadıyanilikle içli dışlıdır.Hepsi de cihadın en büyük düşmanı ve Hıristiyan-Yahudi siyonizmin koltuğunda 'dinlerarası diyalog' safsatasının fedaileridir.'
Avrupa'nin gizli askeri raporlarina dayanan ve Fahriye Ahmet imzasiyla, Suudi devlet gazetesi El-Vatan'da yayimlanan bir makaleye gore Irak'ta bulunan Amerikan ordusu Iraklilar'in ic organlarini calmakta va Amerikan pazarlarinda satmaktadir.Bu konu genis bir sekilde Iran'da yayim yapan Cumhuriye Islami ve Suriye'de yayim yapan Teshreen gazetelerinde de ele alinmistir.
Adi gecen makaleden konuyla ilgili bolumler'
'Gizli Avrupa askeri raporlari Irak'ta insani yardim adi altinda faaliyet gosteren Amerikalilar'in yaralanan ve olmek uzere olan Iraklilar'in ic organlarini cikartarak bu insanlari olume terkettigini ve calinan organlarin Amerikan pazarlarinda satildigini gozler onune sermektedir.Amerikali doktorlardan olusan bir gizli grup,catismalar sirasinda Amerikan ordusunu takip etmekte ve ele gecirilen yarailarin organlarini hizli bir operasyonla cikartarak satis amaciyla Amerika'ya transfer etmektedir.
Raporda onaylanan bilgilere gore, Irak'ta onlarca parcalanmis ve baslari olmayan kadavralara rastlanilmistir.Konuyla ilgili olarak Amerikan askeri yetkilileri dogrudan bir sebep gosterememekte ve vucutlardaki eksik parcalarin kursunlarin isabet etmesi sonucu olustugunu iddia etmektedir.Bu iddia tibbi acidan inandirici gelmemektedir.Raporda ayrica Amrikalilar'in gizlemek amaciyla organlari calinmis kadavralari yaktiklari iddia edilmekte ve kendilerine yaralanmis direniscileri bulma konusunda yardim edecek olan Iraklilar'a calisir durumdaki her bobrek icin 40$ ve her goz icin 25$ onerdikleri vurgulanmaktadir.Bir baska onemli husus ise parcalari calinan kadavralarin salgin hastalik yaymamasi icin asilandiklari gercegidir.
Rapor ayrica ayni muamelenin Abu Garib cezaevinde oldurulen cok sayida tutukluya da yapildigini belirtmektedir.Bu konunun medyaya yansimamasi icin Amerikan askerleri konuyla ilgili yerlere medyayi kesin suretle sokmamakta ve guc kullanmaktadirlar.Bu durum oldurulen Iraklilar'in yakinlari tarafindan cok iyi bilinen bir gercektir.
Ayrica bu duruma sahit olan Irak'taki Avrupa ulkelerine bagli askerler konuyu yuksek rutbeli komutanlarina bildirmekte onlarda ulkelerindeki ilgili bakanliklara durumla ilgili raporlar yazmaktadirlar.
ikinci de çuvallamışlar...
re flu...geri akış...yemek borusunun asitliğe dayanıklılık derecesi mideninkinden daha azdır...onun için mideyi tıka basa doldurursanız ve bu halde kestireyim derseniz mide asidi yemek borusuna kaçar...ve o dokuyu tahriş eder...zamanla kansere kadar ileri gidebilir...başka sebepleri de var tabi...sigara...stres...gıda uyuşmazığı vesair...Peyami Safa bir romanında mide hakkında bir şeyler yazıyordu...bir tereddüdün romanında olacak...felsefi olarak...unuttum...neyse efendim...
Peygamber efendimiz hiçbir zaman bir şeye yaslanarak bir şey yiyip içmemiştir...zaten midedeki fungusla yemek borusunun birleştiği yerde bir açı vardır...bu açı çok mühimdir...bir yere yaslanıp da bir şey yerseniz o açı bozulur...re flu olabilir...
Sahabeler hep oturarak yemek yemişlerdir...sol ayağının üzerine otururlardı...sağ ayağını dikerlerdi...böylece midenin bir bölümü zaten baskılanmış olur...mide tıka basa doldurulamaz...zaten masada yemek yiyince insan bir hoş oluyo...kan basıncı alltüst oluyo...birden tabi mide dolunca yani...bütün kan doğru mideye...neticede...
bir de yatarken sağ tarafa yatmalı...zaten sünnet...o zaman da o dediğim açı bozulmuyor...
aptal insanların zevkle izleyebileceği bir film...
arada mukaddes dinimize yapılan sinsi saldırılar da yok değil...
vizontele'de de aynı pislik yılmaz erdoğan şebeği tarafından yapılmıştı...
kafası kesilecekler listesi gittikçe kabarıyor...
'...Ahmed Hulusi ve Aiberg kimdir derseniz kısaca şunları söyleyebiliriz:
Kadın-Erkek karışık namaz kılınması düşüncesini savunan bir başka reformcu sapık-Kadıyanilik merkezli ve CIA tarafından eğitime tabi tutulmş Ahmed Hulusi,tasavvufi ekol içerisinde görünen ancak,tasavvufu ve varlığın özünü atom-altı parçacıklar temeline oturtarak açıklayan new-age dini sayılabilecek sapık bir oluşumdur,Ahmed Hulusi'nin anlayışı.Yıllar önce Türkiye'yi kasıp kavuran ve bugün internet sitesinde,protestanlaştırılmış Hanef İslamı (!) gibi sapık bir anlayışın sahibi Hans von Aiberg'in yolundan giden Ahmed Hulusi,panteist bir Allah itikad ve anlayışıyla,İslam itikadını,varlığın özünü ve tasavvufu izah ettiğini öne sürüyor.Hans von Aiberg geçtiğimiz aylarda,yaşadığı Balıkesir'de hesabıındaki trilyonlarca parayla yakalanarak cezaevine gönderildi.Oldukça makyajlı ve dekolte giymiş karısının da içlerinde bulunduğu kadın-erkek karışık halde toplu ibadet yaptıklarını söylüyordu,gözaltına alındığında.
İşte Kadıyanilik,İngilizlerin,Hindistan'da temelini attığı ve Sultan 2.Abdülhamid'in cihad fetvasının etkisini azaltmak için,Kur'an'daki cihad ayetlerinin kaldırılıp (!) yeni bir Kur'anı kabul eden guya tasavvufi sapık bir yapılanmadır.İngilizler ve İsrail tarafından geniş şekilde desteklenen (ki geçtiğimiz yıl,ihbarcılık edip Sünni bir mücahidin katledilmesine önayak oldukları için,bu mücahidin şehadet yıldönümünde,ibadet etttikleri bir cami mücahidler tarfından bomblanmış ve 6 kadıyani ölmüştü.İşte bu olay İsrail basınında üzüntü verici bir haber olarak verilmişti.)
Küresel siyonizmin en önmeli vasıtalarından biriolan Kadıyanilik,Türkiye'de Fettoş'un ve Tayyib'in de uluslararsı sermayeye pazarlanmasında en büyük rolü oynamıştır.Cüneyd Zapsu da hem itikadi sapıklık ve hem de sermayenin cariyesi-temsilcisi olması açısından,Kadıyanilikle içli dışlıdır.Hepsi de cihadın en büyük düşmanı ve Hıristiyan-Yahudi siyonizmin koltuğunda 'dinlerarası diyalog' safsatasının fedaileridir.'
(AYLIK dergisi'nden iktibas edilmiştir)
filmi pek hoşuma gitmemişti...
ama aynı yönetmenin 'Last Year at Marienbad' adlı bir filmi var ki...
acayip bir film...
başyapıt da diyebiliriz...
şuurun serbest akışı...
hoş film...
'Pierrot le fou' (1965)
Jean-Luc Godard
'Waltz of the Toreadors' (1962)
John Guillermin
'Sex, Lies, and Videotape' (1989)
Steven Soderbergh