Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Rumeysa Ekinci
Rumeysa Ekinci

Sızıyı gideren su, suyun sızladığını kimseler bilmez.

  • serbest kürsü13.07.2018 - 01:02

    Delirmek için çok mu geç kaldım?

  • serbest kürsü24.06.2018 - 04:03

    Mahallenin imamı benim

  • serbest kürsü24.06.2018 - 04:03

    Neden hala uyumadım

  • hayal23.06.2018 - 17:28

    ben yine üç nokta koyayım, sen sırala hayallerimi...

  • hayal23.06.2018 - 17:26

    yüzlerce dilek feneri uçurmak şöyle seninle

  • serbest kürsü23.06.2018 - 17:22

    sitede yeniyim gönderilmedi sandım şuan da silemiyorum biliyorsanız öğretin

  • güzel sözler23.06.2018 - 17:07

    bir kelebek ömrüne talibim

  • şiir23.06.2018 - 17:01

    annem ki, hüzünden bir dağ,
    o sabah bir dağ devriliverdi onca gürültüde. öyle bir masa değil devrilen koca bir dağ.
    solu gürültü sağı gürültü
    öyle ki etrafın gürültüsünden kendi devrilişini duyamadı.
    ben ki o sabah bir dağın boğuluşunu gördüm kendi gözyaşlarında
    halbuki onca saat bekledi de tufanda, bir Nuh'un gemisi gelmedi yanıbaşına
    damlaya damlaya göl oldu da, kendi gözyaşını silecek bir mendil bulamadı koca gürültüde
    gürültü kocaydı, fırtına koca. Bir annem küçük heybetine rağmen onca
    küçük bir dağdı lakin kesinlikle bir tepe değil.
    o gün belki devrildi ama eteklerini tutup da yine de öpmedi.
    o gün belki devrildi ama yine de alnını yere dayamadı.
    şimdi söyleyin bir dağ mıdır anne yoksa tepe mi?
    Heybetine sığındığım bir dağ mı tepe mi?
    yamacında göz yaşlarından oluşturduğu göl şahit ol,
    şahit ol annem seni de yutabilirdi yapmadı.
    şahit ol, burnunu havaya dikip kibirlenebilirdi yapmadı.
    ağladı için için ağladı.
    sıktı yumruğunu, onu devirenlere sallayabilirdi. yapmadı. havada kaldı eli
    sonra yumruğunu açıp gözyaşlarını sildi
    devam etti süpürdü eteklerini, yaptı yapması gerekenleri
    ama yapmadı yapmak istediklerini.
    annem ki etraflıca tepelerin kıskandığı güzellikteydi. yara bereydi her yanı
    taşlıktı yamaçları. ama annem güzeldi.
    Annem doruklarına düşen yıldırımlara da hiç küsmedi, darılmadı onlara
    yıldırımlar negatifti, annem pozitif ondan olsa gerek çekiyorlardı birbirlerini.
    annem bunu biliyordu, annem o yıldırımlara rağmen güzeldi
    annem gürültüye rağmen güzeldi, annem gürültüde gülerdi
    gülerdi , yıldırımlara bakıp gecemi aydınlatıyorsunuz derdi,
    günümüz pollyanna'sı ete kemiğe bürünmüş olmuş benim annem.
    içini açsak çürüktü, yara bere böcek. çünkü dışına kusmazdı biz bilmezdik
    annem çokça çürüyen bir dağdı. Ağaç değil dağdı. Dağlar da çürürmüş o sabah anladım.
    dağlar da çürür bilmezsiniz siz. ben de bilmem, bilemedim
    dağlar güzel oyun oynarmış, dıştan gülüp içten güzel ağlarmış. biz görmeyelim diye ne çok çürümüş
    kim bilir daha ne çok çürür? çürüye çürüye küçülür. Ama ben yine gelir onun eteğinde dinlenirim.
    onun çiçekli eteklerinde dinlenirim.
    anne olmak dağ olmakmış. lakin bir tepe kesinlikle değil.
    doruğuna hayran kalıp yavaş yavaş koştuğum bir dağ annem
    ama onun doruğuna ben ulaşamam .
    ağrırdı eli kolu, ağrırdı başı ama en çok ağrırdı kalbi.
    o bir ağrı dağı, ağrırdı ağrı dağı. inlerdi geceleri. lakin şehrin hiçbir vatandaşı duymazdı çığlıklarını
    annem ağrı dağı, ağrıdan bir ağrı dağı. Hem çok uzakta hem yakınca bir dağ ağrı dağı.
    gövdesi büyük sesi küçücük, bu da ona verilmiş bir ceza olmalıydı.
    hayır yanılıyorum ceza değil annem bunla sınanıyordu.
    sınandığı yerden kazandı annem, isyan değil sabretti.
    dağlar da sabredermiş o sabah anladım.
    ağrır ağrır da yine de sabredermiş.


  • sabahattin ali23.06.2018 - 16:54

    Hey bir zaman bakıp bakıp seyrine doyamadığım,

    Şimdi gurbette bırakıp sesini duyamadığım

  • Sonra dedim ki23.06.2018 - 16:52

    vicdanının kapılarını çalsak ses gelmeyecek insanlar var.

    vicdanının kapılarını çalsak ses gelmeyecek insanlar var.