Yine asker analarının yüreğine kor düştü.
Alev, alev yanıyor; şehit aile’lerinin ocağı.
Alev aldı, cennet Vatan’ımın dört bir bucağı.
Dile kolay!
On beş asker şehit demek!
Şimdi, on beş şehit’in evinde;
Dinmedi gözyaşımız gittiğin günden beri
Sensiz geçip giden yıllar hüzün ve kederli
Gülmedi milletin yüzü bizi terk ettin edeli
Döndürecek gözyaşı 10 Kasım’da değirmeni
Sararan yapraklar gazel olup dökülürken
Saymadım su gibi akıp giden yılları
aklımın en nadide köşesinde saklı
o soğuk kış günlerinden kalan anı
Hiç unutmadım o günü
kıyamet kopuyordu sanki
Bizim elin Gökyüzü’nde
Yıldızlar yakındır yere
Uzatsan elini toplarsın
Bir bir hepsini de
Bizim elin dağların da
Kuru yaprak gibi döküldüm tane tane
Savruldum kâh ora kâh bura yel esince
Kanadım kırık gökyüzüne hiç uçamam
Kucağına düştüm kucağına sel kesilince
Çimenlerin üstüne düştüğümü görünce
altın sarısı çiçeğinin rengi
yok kokusununsun
eşi ve benzeri
bir bahar sabahı
yelesi altın işlemeli
ayağı sekili
Yaprak gazel olmuş
Durmaz dalda düşer
Aklımda poyraz eser
Uykumda düşlerim üşür
Kadir mevlam
Bu ne iştir
Hiç hayal kurmadım, ömrümce,
Baharı gerçek yaşadım gönlümce,
Bahçem, bağım; soluk mavi çiçekler,
Al, al açmış rüya; ben görmedim.
Hazanda bahçem, gül açsın isterim,
Öyle bir baktın ki yüzüme,
Nazarın kırbaç gibi şakladı tenime.
Cemalim düştü gözlerinin rengine.
Kapılmış gidiyordu öfkenin seline.
Kırmızı beyaz pembe
Ara ara var içinde
Başka renkleri de
Parklarda arıklarda
Kavşaklarda bir avuç toprakta
Açmış renk, renk




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!