Sensizliği fısıldar özlemi kaldırımlar
Yolcusuyum dünyanın engelleri aşarak
Yağmurların öncüsü bulutlu yıldırımlar
Acı tatlı (d)ilimde sonsuzluğa koşarak.
Güftesi eskilerden isteğim bir müzik çal
Umudun olmalı sağlam bir düşün
Güneş olup elbet her an doğarım
Kilitliyse kapın üstüme kışın
Huzmesi bacana tüner sığarım
Karanlık geceden yıldızlardan sor
Aşığa âşıklık hali sorulmaz
Doluyu başına ban da öyle gel
Düldülün yasına Alı sorulmaz
Rüzgârın yaşına yan da öyle gel
Uçar allı turnam gökler gamlıdır
çökmüş hüznü ayrılığın ey ana
gözlerinin yaşındadır tadımız
şiir veznim yüzlerinden gül bana
hazin öykü düşündedir budumuz
mahzun bakış yakıyorsun canımı
Ey dost sözüm sanadır
Arif ol anla beni
Dost sıcacık anadır
Kerem ol dinle beni
Boz bulanık gölüne
Eğlen ey dost sana nasihatim var
Selamsız sabahsız zandan naçarsın
Acı söyler dilim kabahatim var
Elem soluyarak serden geçersin
Cem-i divanında ikrar vermişsen
Hüznümüzü gömeriz doyumsuz kara toprak
Bulutların sağanak dök közünü sağlam at
Tabutsuz bedenlerin kefensiz kuru yaprak
Şuursuz insanlığa kâinatım izan kat.
Hoyratça tüketiriz gönüllerin düşünden
Ar etmiş ekmişsen yedisinde
Yetmişinde kâr etmek mi düşünce
Döngüsünde dünya yaşamakta ölmekte var
Felsefesiyle yoğrulmuşsa hamur
Kâr-zarar hesabını yorma
Mizana kalsın.
Yeryüzü sofrası kurulduğunda
Hiç düşündün mü?
Sen yoktun ey hancı.
Bu sofradan senin gibi nice açlar geçti
İnkar geldi azdı...
Acılar ortak, ağıtlar aynı, töreler benzer
Bayramlarımız birlikte kutlanır
Yaşam kültürümüz bir
Bu topraklar bizim, bu bayrak bizim
Gelincik tarlasındaki çiçekleriz biz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!