Selvi dalı mısın esip gürlersin
Deli rüzgâr ruhum nasıl eseyim
Kral arı mısın tozup türlersin
Gülü rüzgâr ruhum nasıl keseyim
Sığındım çiçeğe kondum inledim
Canlandı anılar hasretin çektim
Tülleri solduran güneşin oldum
Tutkulu aşkları sineye ektim
Külleri serdiren ateşim saldım
Doyumsuz geceler yıldızlardan say
Gökte ne bir kuş var ne de bir turna
Batmış güneş erken ne de yıldız var
Gözlerim dolunay umudum yorma
Düşlerim hasretim doğacak iz var
Yıllanmış bağlara sevdalı bülbül
Düş cennetime demir atmış güllerin
Zihnimin arşivlerine kazındı o ebedi yolculuğun hatırası
Canlanır sürüklenirim… Dualarım bin lahza anne
Müjgânların karası yaralı bir oktur çınlayan
Fısıldaşır melekler kulağımda uğultusun
Gözlerimin hülyalı aynası.
Motorları bir gün denizlerine
Sürecektik aşka zaman olsaydı
Dem nefes mavisi genizlerine
Dolacaktık şavkı yaman olsaydı.
Göze çalınacak gülümüz olsun
Anıtını dikelim demokrasinin
Mıhlayalım on iki sütuna!
Gül bahçelerinin rengi erdemi
Bağlarına dağlarına ovalarına
Akalım ırmaklar çeşnisi suyumuz pak
Esintisi tatlı rüzgârlarına sevdalı memleketim
Dinliyorum efkârı rüzgârın ağıtında
Cömertçe sunuyorsun bu ozana ilhamı
Sancısıdır doğumun Mevla’m koru katında
Müjdeli başlangıçlar gözlerden silsin gamı
Aşk diye ağlayan çağlayan dilber
Kurumuş nehirler ekinler orak
Kar yağmış bacalar ocağa kül ser
Dökülmüş saçların eldeki tarak
Aslı olsan Tanrı, kereme sunmaz
Can çekişen acısıyla
Ay sararmış sancısıyla
Bezirgânı hancısıyla
Ayrılığı böyle yazmış.
Kapıların yaslı kaldı
Ozanım diye çıktım yola
Çile kedere derde mola
Sevgi bilmeyen kötü kula
Söyle derdimi derman eyle
Ozan diyarı naçiz kulum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!