Gelir mi saza söze hasbihalimizden
Unutulmaz destansı güzelliğiniz
Çatlardı aynalar boydan boya tutku dolu saatler
Yelkovanla yarışırdık rüzgârlarıyla
Kuğu gibi süzülüp dansa durarak
Uçardık kanat takıp mavi ufuklarında
Didarı hak ile baktım okudum
Başım eğdim yâre okşasın diller
Kurdum tezgâhımı kendim dokudum
Giyinmiş kuşanmış saymasın eller
Aşığa hükümsüz atılır taşlar
Nazlanır dilberim güzelim diye
Sürmeli gözlerin özüme sunmaz
Kurumuş güllerin sızlanır niye
Kabarmış kebirin musallan yunmaz.
Aslı için kerem divane olmuş
İnanırım kendime tanırım varlığımı
Etten kemikten nasip zemzemleri suyunu
Tanrımdan dileğimdir gösterme darlığını
Cüzlerin görümlüğü izlemleri duyumu.
Karlar yağar başıma er gülleri sayarım
Solmuş kurumuş bütün yaprakların
Sanki bir güz çiçeği gibisin
Açmışsın… Sert rüzgarlara inat
Yaşama tutunarak yolum gözler gibisin
Sevgi dili aşkla harmanlanır
Mayalanır onurla sürülür fırına
Özüyle hasıyla ne ala
Pişmiş aş mide ağrıtmaz derler
İnce bir çizgi bıçak sırtı sırattır
Şairliğimden ileri...
Işıltınla yaktın kuş olup uçtun
Kamaştı şavkınla yaslı gözlerim
Zaman geçti hayli yasını içtim
Ah bir bilsen seni ne çok özlerim.
Tadılmadık türlü, bin giz zevkinle
Geçmiyor oğul acım dinmiyor
Ağlamak üzülmek çare midir diyorlar
Bilmiyorlar hiç bilmiyorlar
Yangın yeridir yüreğim bilmiyorlar
Diyerek gözyaşlarını akıtan ana
Yazılmamış bir söz, söylenmemiş bir teselli
Tufanlara aşığım katlanırım sevmekten
Ozanın ıstırabı esintili rüzgârın
Fermanı kesmiş kadı yorulmayan emekten
Alın teri soğumuş boşalmış yolcu garın
Uğurlama semahı gökteki el yürekten
Dünya hali nedir diye sorarsan
Böyle gelmiş böyle gider diyemem
Cennet tapusunu kula yorarsan
Başına musallat kader diyemem
Dört kapı dört makam dört de kitaptan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!