Türkün dili sazı telinden çalınır
Güftesi bestesi nağmesi
Derin tarihi yazılır Fırat’ın
Gönüllerden taşar aşk
Yaşama bentlerinden
Can suyu karışır kana.
Matemini giyinmiş gece
Hilalinden asılmış yıldızlar
Göklerini süzüyor yaralı bir kartal
Demi neminden içiyor
Bin beste çalan mahmur bir şarkıda adım.
Havada puslu hüzün dağılmıyor bulutlar
Alevli yıldırımlar kurşunlar başımıza
Ruhum deli havana yeryüzünde tabutlar
Ortadoğu pazarı ar damlar aşımıza
Analar doğuruyor yetimlik tadım değil
Fırtınalı yağmur coşup çağlardım
Yıldızlı geceye düş hayal oldu
Çiçeği arıya koşuk bağlardım
Peteği eceye aş hayal oldu
İklimler mevsimler bahanemiz var
Kadim topraklara
Göz dikmiş gafiller
Bastığınız toprakları tanıyın!
Atalarımızın savaşçı ruhu dolaşır
Sazlarında destanlar,
Duaz-i imamlar söyleşir.
Kuşlar uçar diyar diyar yol alır
Uçurtmalar hüzün dolar yel alır
Anne gözyaşları dinmez sel alır
Yaşanmaz bir dünya ah dursan gayrı
Ali İsmailler Ethem Berkinler
Zamanın acı zehrini kimler içer
Boğulurum burgacında tesellisinin
Kanatsız bir iblis çırpınır içimizde
Dövünür girdabında kırılır kadehler
Durmaksızın dişler lime lime
Çiğ aç ve de obur!
Ekim zamanıydı güz bahçelerinin
Sensiz ruhum bereketsiz toprak
Duygularımı karaladım karıklara
Söğüt ağaçlarından dökülen gazel
Özlemin gözlerime sonsuz bir keder.
Diyorum ya gözlerin
Fırlattığın ok mudur?
Yaralayan sözlerin
Kalbe mesaj şok mudur?
Aşkın güzel yangısı
Parıldayan bir ay var gözbebeğinde
Bağışla… yakışlarından sarhoş hasretim
Çöl güneşi gülüşlerin hapsinde
Gözlerin demiyle küllenen garip bir mahkûm.
‘’Diyorsun ki suçlu ayağa kalk suçun nedir haydi söyle’’
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!