Şiirlere tadın katan ey dilber
Düşerim yâdına gitme ne olur
Közünü düşüme atan ey dilber
Duçarım oduna gitme ne olur
Gidersen bağların gülleri açmaz
Sen benim için koca dev bir çınardın
Gölgende büyüdüm, güvende yaşadım
Dünyadan göçüp de gittiğin o günden,
Sonrası hüzün, kırılmıştır kanadım
Matemi yalnızlığım düşlerim seni
Dostlar eleştirilmez hiçbir güç asla değil!
Yapılan güzel işi alkışlayarak eğil
Devlet yönetmek olmaz tek kişi kasla değil
Kişinin ayinesi iştir lafa bakılmaz
Devletimiz babamız öte deyip hor bakmaz
Güneş ki zaman gibi
Renginden derin gökler
Alevin kızıllığı
Ölümsüzdür hüzünler
Kıyılarında matemin
Örgüsü gökkuşağım.
Nedeyim sensizliği kapanırsa geceler
Resmin çarpar yüzüme duvardaki yüreğim
Ruhum kaybol gideyim beklemesin eceler
Ürperir yıldızların! gör aşklara gereğim
Sorma bana zamanı sarhoşluğum kendime
Ah bilseydin ummanlarda yüzdüğümü
Teklif etmez, çağırmazdın sığ sulara.
İltifatı hoş, boş laflar etmemek,
Yakışırdı gülüm, inan ki dostlara.
Arama; sorma artık, o eski mazilerde adım.
Doğum günü yıl dönümü
Dost bildiklerim gönlümü
Kutlayarak bu günümü
Hoş tutarlar çok sevince
Sağ olsun dostlar sağ olsun
Yağmurlara bulut selden ırgatım
Akmam arzuların sığınağına
Serin bahçelermiş gülden gurbetim
Yüzsem okyanusta düşmem ağına.
Sofinin sabrıdır dil de duası
Bolluk ganimeti soyana kalmaz
Hoş lezzet sofrayı kuralım oğul
İzzet-i nefise haramı salmaz
Turnalar semahı duralım oğul
Şakıyan bağların bülbülü gibi
Durgun akan nehrin hisleri gibi
Boşalttım buluta kervan yükünü
Kasvetli kaldırım kışları gibi
Islak taşlarına gözüm akını
Kadehten içtiğim yarası dem var
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!