Bilge adam eli şendi toprak
Tomurcuklarından nefes gökyüzü
Boynu bükük kaldı filizlerin
Kardelenler susuzluğu
Çatlamış yanaklarından
Ayaz nöbetlerinde titrer
Bir anne ağlıyordu gözyaşları selinde
Taşıyordu al damlalar yüzünden
Arı duygularından süzülerek
Akıtıyordu acıyı, kederi, hüznü
Yaşatıyordu bakan gözlere yasını
Anne yüce sevgidir damla yaşı akmasın
Ak gerdana emanet metal künye takmasın
Hasretiyle yanarak küllerine bakmasın
Ne olursun ağlatma! Yaraları azdırma
Sayfalara sarısı düşmesin acıları
Ağlamak yok!
ağlamayacağız
bir servi ağacı gibi has...
dik duracağız!
kasırgalar beşiğimiz olacak anne elinden
yapraklarımız şanlı kahkahalarımız
Niçin yanarsın şair!
Mürekkebi kurumuş nehirler gibisin
Kalemin kanlı diken
Felaket tellallığına soyunmuş
Deli divane hallerin
Sanki kırk ölçer kızgın güneşin altında
Ah benim tatlı iffetli coronam
Dinlerin öğretisi göksel ecem
Meğer sen nelere kadirsin
Hoş esintin uçurur âlemi
Sarar sarmaşıklar misali
Bir kurşun yarasıydı dillerinde mermiden
Cüssesi ağır çınar çatırdayarak düştü
Uçuştu kuşlar seli ırgalandı serviden
Yaşanmadı bahar yaz hatıralarda kıştı.
Söylentisi aşkları tanıyarak yaşadım
Okunu gökyüzüne fırlatan şair
Söz vermişti çocuklara
Yıldızları avlamak düşürmek için yere
Başlarına yıldızlı şapkalardan giydirecek
Ve onları güneşe benzetecek ti
Zaman geçer hayli
Ufuk’lar da kaybolur gün
Yansır yüzlerden elemli izleri
Gömülür derin sessizliğine
Ülkülerinde kutsadıkları kan gibi
Girme gülüm girme maskeni sakla
Hamam aynı kurna aynı tas aynı
Kalbin güzelliği yüzünde akla
Beden aynı resim aynı kaş aynı
Diyemem ki ben aşığım sanayım




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!