Penceremin karşısındaki erik ağacı var ya
Kışın ortasında birkaç gün güneşlik olsa
Hemen çiçek açar; açmadan papatya
Yalancı bahara kanar; çiçekleri yanar.
Meyvesinden yiyen olmaz.
Ceketim sen o erik ağacına inanma!
Kapanmaz deli rüzgârın
Yüreğimde açtığı yarıklar.
Bir saldırı bir bekçinin elinde eriyip gitti
İkinci saldırı hastanede bitti.
Gizleyemedi ceketimdeki kan lekelerini
İlk cemre yüreğime düştü benim
Ve geldi gönlüme bahar,
Biraz sert esse de rüzgâr,
İkinci, üçüncü cemreyi beklemeyeceğim
Ve seni hep seveceğim güzelim.
Ben bir deniz olsaydım,
Bana koşardı ırmaklar
Dağ taş aşarak.
Hasret giderirdi sularımız
Kucaklaşarak.
Dertli dertli n’çin ötersin ey bülbül!
Senin de benim gibi derdin mi var?
Yine mi reddetti seni zalim gül?
Dilerim kırsın dallarını rüzgâr.
Dün hicranımı duyup yâri andım
Şimdiki üniversite mezunu
Gençlerin,zenginlerin ve
Burnu Kafdağı’nda olanların
Hepsinin cebinde birer dev aynası…
Hep ona bakıyorlar.
Gömmüş deve kuşu gibi başını kuma
Kendini güvene aldığını sanır
Sormayın ona dünyanın ahvalinden
Aklını da tatile çıkarmıştır süresiz
Haberi yoktur olan bitenden.
Vururken yüzüme sıcacık güneş,
Yeşil mercan dalların arasından.
Tutsam o yarin siyah perçeminden,
Öpsem iki kaşının karasından.
Yüzer iken havuz içinde sandal,
Ziyaret ettin ya dün beni
Sevindirdin dünyalar kadar
Sevindirsin Rabim de seni
Dilimdeki dualar kadar.
Güzellikler var hep özünde




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!