Irmak ol ki büyük denizlere akasın
Deniz ol ki bütün ırmaklar sana aksın
Gemi ol ki büyük denizlere açılasın
Büyük deniz ol ki gemiler sana açılsın
Tohum ol ki tarlaya ekilesin
Tarla ol ki tohumlar sana ekilsin
Akşam saatlerinde
Otobüs durakları dopdolu,
Otobüsler tıklım tıklım...
Kiminin elinde poşet var,
Kiminin eli bomboş...
Biri diğerine bağırır:
Yıkıldı köprüler,nehir kan kırmızı
Çok uyardım ta ötelerden seni ben
Ben acının oğlu,sen çilenin kızı
Fakat dinlemedin beni, bilmem neden
Görmedin ak’ın içindeki karayı?
Akşam olur,
Geceleyin
Bir yel eser serin serin
Gömersin başını yastığa
Sarınırsın yorganına sıkı sıkıya
Ölümü düşünürsün derin derin.
Ölüm,ânın bir ânıdır
O,sevgilinin yanıdır
Sakın ayrılık demeyin
Kavuşmanın fermânıdır
İçimde hiç susmayan bir ben var benden başka
Der ki,”Uzun ince bir yoldan gidilir aşka.”
Kavuşmak için de ölümü öldürmek gerek,
Koklamak için ise gülü güldürmek gerek.
Geçip gitti bu ömrüm düş gibi,
Uçup gitti gençliğim kuş gibi.
Ne yazı gördüm ben ne baharı,
Yaşadım hayatı hep kış gibi.
Yağan yağmurlarda hep ıslandım,
Ömür dediğin nedir ki
Su misali akıp gidiyor işte
Bu dünya iki kapılı bir handır
Her gelen bir bakıp gidiyor işte!
Dost bilip güvendiklerimiz
Şu ömür dediğin nedir ki!
Akıp gitti işte sel gibi.
Gençlik,deli bir rüzgâr idi,
Esip geçti işte yel gibi.
Ölüm dediğin ne ki
İki metre yerin dibi
Üstü hayal,altı ebedî
Bakıyorum da yaşayanlara
Dünyayı yutmaya çalışıyorlar




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!