Ağustos ayında yürek buz tutmuş
Od düşmüş sineye yakar yüreği
Sevda denizinde yanmış tutulmuş
Gel desem de gelmez yakar yüreği
Selamsız sabahsız bırakıp kaçtı
Yakıyor
Bulutlar kararmış gelirken,
Gök gürlerken, hırsından kudurmuş gibi
Düşen yağmur taneleri, yüzüme vururken
Yüreğimdeki yarıklara giriyor
Öyle acı veriyor ki, gözlerimden dökülen yaş
Gülmek varken bu hırs senin neyine
Buluğa ermeden yakmış kendini
Kafasına takmış baksan fesine
İlimsiz cahiller yakmış kendini
Yürekler kırılmış bir çift sözüyle
Fırtınalar esiyor yürek yanarken
Bir 'güzel uğruna yaktım kendimi
Denizler söndürmez alev saçarken
Kalmadı bir akıl yaktım bendimi
Od düştü sineme sensiz olmuyor
Yaktın İZMİR, Yürekleri
Ne güneşin ateşi yaktı bizi
Nede zemheri ayazı
Bu kez yakan, bir sarsıntı, bir gürültü
Deprem derler adına
Yer yerinden oynarken, durur mu hiç, yürek yerinde
Ah be yalancı bahar
Yalanı seven insanlar gibi oldun
Sende benzedin yalan sözlü insanlara
Böyleleri konuştukça
Saf insan da hemen inanıp kanı verir onlara
Nerden bilsin konuşanın sahtekar olduğunu
Eğilip elini öpmek istedim
Tanımıştım yalan sözlü herifi
Sözleriyle gözü boyar bilirim
Tanımıştım yalan sözlü herifi
Doğruluk olmaz ki yalan sözüyle
Yalancılık sanat olmuş
Doğruları hep haykırır
Yürekleri kara olmuş
Sahtekârlar gül dağıtır
Azgınlaşmış oyun bozar
Hele bak bir gafile, dili olmuş bir papuç
Ulu orta demeden, abuk subuk konuşur
Mel'anetin yüzünü, görsen ortada havuç
Kafa akşamdan sarhoş, lanet sözler uçuşur
*
İki dakka yanyana, oturup da bir dinle
Derdi veren yalan dünya
Bırakır mı hiç yaka mı
Bende seni sevdim güya
Çektirmeden bırakır mı?
Hazır ele geçirmişken
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!