Ömrümü Yiyenler
İnsanları insan yapan özüdür
Akıllıya yönü veren kalbidir
Halden hale sokan bir çift sözüdür
Ömrümü yiyeler vallah bellidir
Ömür dediğin bak gelip geçiyor
İzleri bıraktı benim özüme
Aklıma geldikçe içim yanıyor
Ömrümün sancısı vurur yüzüme
Yıllar geldi yıllar geçti dediğim
Ömür gelip geçerken dumanı hep geride
İz bırakır yürek de, yaş kemale erince
Gençlikte bilinmiyor, bakı versen gözlere
Acısıyla tatlısı, yüreğimde gezen var
Uzaklardan görüp de, moruk diye seslenme
On üçünde akıl başa gelince
On beşinde güzel kızı görünce
Yirmisinde şaşkın gibi kalınca
Bir hal oldu diye bana sövdüler
Sussun diye sabah akşam dövdüler
Gök kubbede maviliğin
Derinliği görebilsen
İçinde ki güzelliğin
Zenginliğe erebilsen
*
Yıldız güneş ay içinde
Pirincime benzeyen, beyaz çakıl taşları
Kan içmekten zevk alan, dünyanın jandarması
Emri verip uşağa, yaptırdı katliamı
Her fırsatı kollayıp, sırtımızdan vurdular,
Çoluk çocuk acımaz, hemen dağa kaldırıp
Önünü görmeyen, kör olasıca
Gördüğü her nesne, kendinin sanır
Düşünüp tartmadan, acımasızca
Dünyalık mal için yürek çarpınır
*
Yüreği içinde dünyalık sevgi
Berekettir demiştik yağan yağmur suları
Coşturdukça coşuyor Ordu'nun dereleri
Her yağışta azıttı azgın selin suları
Yürekleri yakıyor Ordu'nun dereleri
Kara kara bulutlar geldi durdu şehrime
O saçların düşmüş gözün önüne
Söyle bana özde derdi bileyim
Sine'yi kavuran narın közüne
Düşmüş gülü bende çekip seveyim
Kaldır başı yüzü görmek dileğim
Rüzgarı estirip soyarken gülen
Soysuza, gülenler alkışı eder
Acıyı hissedip deliye dönen
Sesi arştan gelen durmadan öter
Hak hukuk bilmeyen devşirme soyu




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!