kimsesiz ağustosların kasabasında
kalakalsam da bir yanım hep sende
arkadaşlarımla paylaştığım sessizlik
daha saran daha sıcak olsa da...sende...
bozkır rengi uzaklardı ağustos kasabam
uzaktasın
uzaklarda bir nokta
bense noktasız bir öyküyüm
ayrılık denen eski bir öykü
eskidik mi dersin
anıları konuşacak kadar
üzüldük mü? ...
anılar hakimse bir aşka
kitaplarda bile
okuyacak bir şey kalmamış demektir
koyu bekleyişler yiter anlık gün ışığında
saçmalama hakkını kullanmıştır tüm bitişler
toprağın ıslak kokusuyla gelen saplantım
kır çiçekleriyle ölçtüm ayrılığın zamanını
sen olmasan da sensizlik benim...
bu sabah her sabahtan daha güzel
ister gözlüğünü çıkar ister kal olduğun gibi
ama bak mutlaka yüzüme
güzelliğinle aydınlansın yüzüm
hiçbir anını kaçırmak istemem bakışının
bilirim
azık ettim hasretimi
bucak bucak devirdim umudumu yarınlara
ağaçlara baktım ölmek istedim ayakta
devrimcidir hayat güneş devirir her gün geceyi
mısra aldım başaklardan öğrendim karşılıksız nasıl sevilir yağmur
ben bugün var yarın yoğum dedim
yazdığım sen değildin bu kupkuru hiçlikte
zamanın sonsuzluğunda hiç açmamış bir gülün
kapısı hiç çalınmamış dingin adresiydi...
yaz rüzgarıyla gelecek belki ölümüm ansızın
en çok yalnız kaldığım bir öğlen sarılığıyla
söylencedir
ulaşamazsın
biter anlam
geride tutkulu yazgı
sanıksız bir cinayettir susmak
zaman en büyük suçtur bu felsefi iklimde
kar gülüşü sıcaklığında bakarım yeni zamanlara
durgun denizlere bakıp gözlerin dalması sevmek
Bravo öğretmenim. Başarılar diliyorum. Bir perde açılır biri kapanır.