gözüm ısırdı güneşi
sana mı benziyordu aydınlık
yoksa yokuş yukarı yürüdüğüm şu sokak mı
ellerimde yağmur çamur umut filesi
gözüm ısırdı güneşi
gülmek miydi bu
sensiz vatanım gurbet...
akıp giderken böyle şairane
susuzluğumuz
uzun kış geceleri gitmek üzere
hangi göç sürüsü getirir ki sana beni
koynumda ilkyaz yağmurları taşıyorum
kanatlı düşlerimle
sadece sana...
ıslansın istiyorum saçların
kar lapalığıydı saçlarımda tomurcuklaşan
tok sesli bir ümit acısı
siluetinle geçen bir liseli günbatımı
yandan ayrık jölelerine daldığım soğuk
kış gecelerini özleyerek
sana hayıflanıyorum...
sığlaştı dudaklarım anmayınca ateşimin gerekçesini
tay acemiliğiyle ani çökerken gece kirli suya
kahkahalarım susar ama ben gülerim
çiçekli bir eylemin soğuk rüzgarı tüner çatılara
ekinler yeşermezse yeşiller ekinleşir üzülme
saralı sevişmeler aydınlık ormanlar doğurur
bu kış bu dayanılmaz
bir damla kan karın üzerinde
korkuyorum kanımın çekilişinden
çekilmez oluyorum kendime
ah bu kış...yıkılmasın diye bu barikat
beyazı nasıl yorumluyorum bilsen
biz birleşsek
hiçbir kent çocukluğuna dönememeye ağlamazdı
içinde oluştuğumuz bu yoksul uçurum
serin bir rüzgarla almazdı ömrümüzü
masumluğunu öne sürerek ölmeyi istemenin
en uzun tatilim ne zaman diye düşünsem
çocukluğum gelir aklıma eskimocu
şans kader kısmet de çektiririm
abim oyuncak tabanca alır mı gene
çukulatalı fabrika eskimüsüüü vaaar
mahalle maçında maradona kim olur
ağzımla kuş tutsam serseriyim
derdimdi dağların yüzüme vurduğu bu
kent ninnileri büyütürdüm akşam duraklarında
uyutmak için laciverdini kül eylediğim
geceye bağlanma alıştırmalarımı
gök yıldızlarını esirgediği zaman
ağzının kıyısında tuttum kendimi
gülmen kalmak istedim soluğunda
fuların küpen rujun...yeryüzü meleğim
her parmağın ayrı bir bulut
yağmur olsun yüreğime ellerin
senin için ölmek istiyorum
Bravo öğretmenim. Başarılar diliyorum. Bir perde açılır biri kapanır.