bayramım sendin
sana kadar arife
bayramlıklarım tüh
bu bayram gene güz
sırılsıklamım giyinemem mutluluğumu
nasıl anlatsam bilmem ki nasıl sana
siluetin durdu boğazımda
nefesin değildi ansız esen
duraklarımın yapraksızlığında
hüzün tarlalarında acı başakları coştu
isteklerinin gölgesinde boy verdi ölümüm
ömrümün değeri yokkirpiklerini kırpışın kadar
ağaçlar söz dinlemez seni görünce
rüzgarla oynaşmak görevini saçların yüklenir
içime çektiğim havayla kirlenir sanki dünyam
isterim içimde kokun kalsın
dokunduğun herşeye ben de dokunmak istiyorum
ömrümü kahrettiğim
sen ikimizin vebali
sende tekleştik
ölüm ikizleri
hayatla anlamlıydı sanki aşk
sanki gökyüzü yıldızsızda güzeldi
karanlığımda göksüz bu kısır döngü
eski günleri düşünmek de kurtarmaz adımlarımın kaderini
ağaçlar yorumsuzlaşacak biliyorsun
tarih de unutacak birgün yüzümüzü
kimbilir hangi takvimden kaçıncı yaprak kopmuş olacağız
ağustos güneşli vadilere ıslık olduğumuzu
kimseler bilmeyecek
kendini bilmez kalabalıklaştığın
o benim yenilenen islenmişliğimdir
penceremi açsam kurak bozkırdır yokluğun yaşamda
yıldızlar ekine durmuş ayrılık sanki
arpacı kumrusu gibi düşlerimde buğday tanesi dişlerinin parıltısı
çok çok diyorum rastgele yola çıkmış mürtecidir tek kişilik
vurmalı beni yıkmalı bu vahşi sanrı çizgileri
acılarımın kompozitörü oldum olalı tek seni düşündüm
ismini söylemekti yıldızların orkestrasıyla iş tuttuğum
gecem gündüzüm yok ötem berim seni bilir seni söylerim
yazından baharından geçtim geveze sonbaharlarında voltaladım evrenin
güneş vuran pencerem yok sana baktığım gözlerimdir zaten o
gitme
saklı pazartesilerimiz
açık güneşli havası bol balkonlarda
oyunumuzu bıraktım
karşı mahalleye ağlıyorum artık
Bravo öğretmenim. Başarılar diliyorum. Bir perde açılır biri kapanır.