elimde sonluluğun nihayet senin de
gözlerinde kalmaklı bakışlarının kuşkulu çaresizliği
sesinin yıkıcılığı sarhoşluğu benim bulutlarımın
affet dünyayı unutmuşluğumu
bazen yarım kalmış bir şiir gibi susardım hatırla
ölüme karşı sonsuz tercihimdir bu
kusur sayılmazdı durulmak
o an
kuytusunda aramızdaki anının
ağlamadık
Adana ikimizi de seviyordu
haziran Çukurov'aya taş kesilmişti
seni bir kış sabahı karlara uzanmış bir serçe gibi buldum ellerimin arasında.çocuk yüreğimle.hep yalnızdım.ve öyleyim hala.beraber anladık ya işte birbirimizi hiç tanımadan.yalnızlık ve aşk doğuştan gelir.
şimdi kaybolmuş kentimizin kapkara gölgeli ağaçlarının sarıp sarmaladığı caddelerinde kendi içine çekilmiş kuşlar gibi soluyorum geceyi ve sensizliği....
hep olduğu gibi....bitmek için başlar aşklar.ayrıntılarda boğulur anlık tebessümlerin çocuksu anlaşılmazlıkları.
bilgi bilinç yaramıyor aşka üstad.aşkın formülü yok ama var ayrılık diye bir karşılığı.bitmeyen bir soru bu.ararsan boğulacağın cevaplar karşında.ama sormadan yaşanmıyor be gülüm.yalnızlık başlayan ve biten sadece bizle.ceplerimiz paketlerce yalnızlık.kadehlerimizde o.
varoluş nedenimiz aşk ve yalnızlık.yanan bir mektubun sayfaları gibi kül olup üşüyorum artık.yokluğunda çocukluğumu özlüyorum.hiç düşünmeden yaşadığım günleri.bir güvercin kanadında sana koştuğum günleri.
alnıma değen her yaprakta nasıl ürperiyorsa içim seni sevebilmenin ve arayabilmenin onuruyla dolu gözlerim.
terli ağustosun
aynalı kırıtması
naylon taraklı en son gülüşün
hüzünlü ustalığı
gözlerim bir sana sustalı
bir de meraklı annene
o gelincik şirini umutlu okul günlerinde
cesurdum hep güzellik için savaşmakta
evimiz yoğun kavşaklara bakardı
sabahları temizlik saatleri
açık kahverengi tarağın kırık dişlerine mahçup
ve sevmeye başlayınca
kendini tanıma fırsatını kaçırmama:
çoban yıldızıyla büyürdüm
kar sanırdım yalnızlığı
akşamı giyinince karanlık
beklemek geceler çözümsüzlüğü dönmemezlik
nağmeler pes tiz salgın gibi sen vebası ömrümün
bal çalınmış sayıklamalarımda adının ilmihali italik
alevlerimden geçtim hakkını veremem közümün
kırgınım papatya göçüğü nasılsa suçsuzum feleksiz
Bravo öğretmenim. Başarılar diliyorum. Bir perde açılır biri kapanır.