Dere olur, su olmaz ya,
En bulunan bulunmaz ya,
Seraplara varılmaz ya;
Yerin işte öyle belli.
Gezindiğin bahçe bomboş,
Yıldızlara dönüp bak,
Yüzün gibi pasparlak,
Mehtap altın yuvarlak
O güzel gözlerinde.
Değme saçın savrulsun,
Gözlerim yol çekiyor,
Yol çekmese dalıp gitmezdi uzun uzun,
İnan ki; yolculuk var bugünlerde sana doğru,
Ya bugün, ya yarın,
Ya akşam, ya sabah,
Ah yakamıza yapışıp düşmeyen bu ayrılıklar,
Kaldım karanlıklarda,
Kimsesiz sokaklarda,
Çileli günlerim var
Ağarak şakaklarda.
Ona nasıl inandım?
Korkma; yaşlanmazsın,
Varsın geçedursun zaman üzerinden,
Varsın sabahlar, akşamlar,
Yeni aylar, yeni yıllar olsun,
Bende bu yürek var ya, bu yürek,
Ben seni sürekli genç tutarım işte bu yüreğimde,
Necdet.
En küçük kardeşimiz…
Babaevimizin tatlı serserisi…
Tekne kazıntısı… Son beşik…
Alaaddin ‘in lambasındaki Cin…
Necdet; yaratılmış birkaç yıllığına
Saçın yangın içinde,
Sanki güneş gücünde,
Yaktı ilk gördüğümde
Zavallı yüreğimi.
Seni gördüm ve sevdim,
Gözlerimin yaşı dizime iner
İnan, ağlamaya bir utanmasam;
Zavallı yüreğim yanar mı böyle
Sana var gücümle sevdalanmasam?
Bir ömür boyudur ağlar inlerim,
Dokurken bak tezgaha;
Gözün dolası olur.
O beyaz bez sabaha
Kefen olası olur.
Bir gün kırılır dallar,
Bulutlardan güzel neyi var göğün?
Çöle hayat veren bulut gibisin.
Varsın zincirlerim olsun kördüğüm,
Zincir karetmeyen umut gibisin.
Varlığın kırları süsleyen çimen,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!