İlk Öğretmen Vekilliği
Hikmet Genç, Personel Şefi Nafi Bey ‘le merdivenlerde karşılaştı. Kendisi çıkarken o inmekteydi.
- Hikoş, odamda bekle, geliyorum. Ataman çıktı.
O çıka çıka bitmeyen basamaklar Hikmet Genç ‘in ayakları altında her zamankinden çok daha çabuk bitti. Aynı basamakları tam bir yıl çıkıp çıkıp inmişti. Onları iyi tanıyordu: İnerken bitmez, çıkarken asla sonu gelmezdi.
Üniversite ayarı dört yıllık liseden hem devlet lise bitirme diplomasıyla, hem de olgunluk diplomasıyla mezun olmuştu. Mezuniyeti bir yıl öncesinin haziran ayındaydı. Formaliteler yüzünden diplomaların verilmesi zaman alacağından, aynı yılın ağustos ayında, diploma yerine geçen “Çıkma” sına kavuşmuş, ancak “Çıkma” yı haziran ayında alamadığından yedek subaylığı kaçırmış, öğretmen vekilliği için başvuru yapmış, tam bir yıl sokaklarda parasız-pulsuz sürterek atama beklemişti.
Alimin yanında bilgisiz kalan
Şölende aç kalmış insan gibidir.
Saygıda, sevgide eksiği olan
Ormanda büyümüş yaban gibidir.
Bilgidir değerin tek göstergesi,
KARA CEMİL
Kangal ‘ın karakışı bu yıl erken bastırmış, yalnızlık dolu uzun kış gecelerim yeniden başlamıştı.
Karın beyazlığıyla az-boz ağarmaya koyulan karanlık sokaklarda ayaz kol gezmekteydi. Suratımı ustura gibi kesen soğuk bir kış rüzgarı beyaz kar topaklarını savurarak daracık sokaklara saldırıyor, paltomun eteklerini uçuruyor, saçlarımı darmadağın ediyor, yığma taştan yapılmış binaların çatılarında uğulduyor, keskin, ince ıslıklar çalarak karlı ovaya doğru yayılıp gidiyordu.
Atkısına ve paltosuna sımsıkı sarılıp sarmalandığı için kendisini tanıyamadığım biri:
- İyi akşamlar doktor…
Akşamı severim; çünkü her akşam
Körpe bülbül gibi dallarımdasın.
Ne zaman, nerede arasam seni
Sanki yanımdasın, kollarımdasın.
Yolları severim; yollar bilmece,
Dağlardan, taşlardan mı sorayım Kerem gibi?
Emrah gibi kuşlarla mı selam göndereyim?
Bulutları mı düşüreyim peşine?
Ne yapmalıyım senden haber almak için,
Seni bulmak için ne yapmalıyım?
Bugün artık dünkü gibi değilim,
Derdin varsa üzülme;
Allah de de, bekle, gör.
Dert altında ezilme;
Allah de de, bekle, gör.
İşlerin ters gidince;
Yaşlı gözlerime acıdığın yok,
Acıdığın yok garip yüreğime,
Gönlüme, ruhuma,
Harcanan ömrüme,
Aldırış bile etmedin özlemlerime,
Ben senin yerine bir ömür acıyıp durdum
Bakışların gözlerinde güvercinlerin,
Gözlerin kara zeytin, tabaklarda,
Kekliklerde parmakların
Kınalı kınalı,
Sanıyor musun ki; ben seni bir an olsun unutabildim
Ayrıldın
34*
Benden aşıklara söyleyin selam,
Sözü has söyleyip laf etmesinler.
Mansur ‘lar misali düşsünler dara,
Boş koyup cesedi sarfetmesinler.
Demir bir kütleyi çok ağır sanan
Sırrın eşiğinden girmemiş olur.
Tuncun sertliğine kanıp inanan
Perdenin ardını görmemiş olur.
Suyu göremeyen taşlardan kavi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!