Sonra kaldırdı kral
yorgun elini,
ve haydut alınlarının çok üzerinde
dokundu duvara.
Çektiler buraya
kan kızılı bir çizgiyi.
Beynim karman çorman
yüreğim büyüyen bir kök
ve yarar beni içimden
ve tükürür dölle, çiçekle ve kanla
[1982]
Kalabalıkta, arasında erkeklerle kadınların,
Farkına varıyorum birinin seçtiğine beni
gizli ve kutsal işaretlerle,
Benden başkası kabullenmiyor O’nu, babası bile, eşi, kardeşi,
çocuğu bile benden yakın değil O’na.
Bazıları şaşırmış, O değil - O tanıyor beni.
Bak geliyorlar, geliyorlar işte, şimdi geliyorlar,
bak gemilere, ey yüreğim,
Magdelena ırmağındaki gemilere,
Gonzalo Jimenez'in gemilerine,
şimdi yaklaşıyorlar işte, işte yaklaşıyor gemiler,
durdur onları, ey ırmak, kapat
Giymiş sevdiğim incecik bir entari
Elma ağaçlarının arasında,
Şen şakrak rüzgârlar esmeyi
Arzular topluca orada.
Hoyrat rüzgârların taze yapraklara
-Öykü-
Herkesten önce özgürlük dedin,
bir fısıltı yayılırken taştan taşa,
saklı bahçelerde, hayal kırıklığına uğramış.
Kimdir geçen yeşil korudan
Eğilirken önünde her ağaç ilkyazda?
Kimdir geçen neşeli korudan
Çıldırtmak için yeşili curcunayla?
Kimindir bu usul adımlar
Şimdi sordu biri gene kent merkezinin yolunu bana
anlatmak güç oluyor bizim kentimizin orta noktası yok
benim kent merkezim akıcı ve sende bakar kendine
senin sesin güneşte kırmızı bakır
benim kent merkezim yok olucu ve gözünde bakar kendine
ne dünya umurumda ne de kentler ne de ölülerin
Olegario Sepulveda'dır adım.
Kunduracıyım ben ve topalım
o büyük depremden bu yana.
Küçük daireli blokların üstünde kocaman bir kaya
ve dünya üstünde benim bacağımın.
İki gün bağırdım orada,
Nasıl olacak O? Uzun süredir bakıp duruyordum bir gülün yapraklarına ve hoşlanıyordum onlara dokunmaktan: nasıl da istiyordum yanaklarının onlar kadar yumuşak olmasını. Ve oyalandım böğürtlen-çalılığında, çünkü böylesine sevmek istiyordum O'nun kara ve kıvırcık saçlarını. Ne ki, önemi yok şimdi bunların, çömlekçilerin sevdiği kızıl balçığın hoş rengi gibi esmer olmasının, ya da saçının hayatım gibi düz ve sıradan olmasının.
İzliyorum dağlar arasındaki boşlukları sisle dolarlarken, ve sisle şekilliyorum küçük bir kızın, küçük şirin bir kızın silüetini: değil mi ki böyle bir çocuğum da olabilir.
Ama öncelikle istediğim, çocuğumun sevdiğim adamın tatlı bakışıyla bakması bana, ve sesinde aynı titreyişin bulunması konuşurken benimle. Çünkü beni öpen adamı sevdiğim gibi öylesine seveceğim O'ndan geleni de.
Edebiyatın böylesine ayaklara düşürüldüğü
ülkeme damla damla uzaklardan gönderdiğiniz çeviriler
biz şiir severlere gürül gürül akan ırmaklar oluyor.
Sonsuz teşekkürler,sevgi ve saygılarımla