İsmail Aksoy Şiirleri - Şair İsmail Aksoy

İsmail Aksoy

Arauco'nun taşı ırmakların özgürce dalgalanan
gülleri, köklerin ülkeleri,
karşılaşıyor şimdi İspanya'dan gelen adamla.
Dev gibi yosunla kaplıyorlar onun zırhını.

Eğreltiotlarının gölgeleri hakkından geliyorlar

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Tutmak zorundaydık kızgın bakır levhaları
ellerimizle ve kaldırmalıydık onları
taşınacak yere. Neredeyse ateş saçıyordu levhalar,
bütün bir dünya gibi ağırdı, yorgun argın sürükledik
mağmadan levhaları, ara sıra
düştü içlerinden biri ve parçaladı birinin ayağını,

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Ex Ponto

Uzaktadır gök
Görmedim onu
Fakat gördüm cehennemi
yakındır her daim

Devamını Oku
İsmail Aksoy

CUECA
SENYORA, DİYORLAR Kİ ORDA
ANA, TEKRAR TEKRAR DİYORLAR Kİ
SU VE RÜZGÂR DİYORLAR Kİ
EL GUERRİLLERO'YU GÖRMÜŞLER

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Halkın ağacı, fırtınanın ağacı,
burada işte ağaç.
Onun kahramanları ateşliyor toprağı
özsuyunun yaprakları gibi,
ama rüzgâr bölüyor dalgalanan
bu yığının yapraklarını,

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Kuşatmadaki bir orduyu duyuyorum ve gökgürültüsünü
Dizleri köpüklü atların suya batışını:
Kibirli, kara zırhlar içinde duruyor tepelerinde
Hor görerek yuları kımıldatıyor kamçıyla at arabacıları.

Geceye doğru bağırıyorlar savaş adlarını.

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Hayatın çıkışını bulmak
en az girişini bulmak kadar zor.
Sıkıştırıyorum hayatımı
açılıp saçılsın diye,
otelden otele taşınıyorum
ve hâlâ daha da büyük odaları seçiyorum,

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Şimdi sordu biri gene kent merkezinin yolunu bana
anlatmak güç oluyor bizim kentimizin orta noktası yok
benim kent merkezim akıcı ve sende bakar kendine
senin sesin güneşte kırmızı bakır
benim kent merkezim yok olucu ve gözünde bakar kendine
ne dünya umurumda ne de kentler ne de ölülerin

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Sonra kaldırdı kral
yorgun elini,
ve haydut alınlarının çok üzerinde
dokundu duvara.
Çektiler buraya
kan kızılı bir çizgiyi.

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Beynim karman çorman
yüreğim büyüyen bir kök
ve yarar beni içimden
ve tükürür dölle, çiçekle ve kanla

[1982]

Devamını Oku