📖 Bölüm 17: Göl Başı Karşılaşması – Yörük Güzeliyle Yıllar Sonra
Yaz geçmiş, bahar unutulmuş, şiirler sandığa çekilmişti. Bir sabah, göl kenarındaki kavakların dibinde keçilerini sulayan bir kız gördü Hasan. Başında kırmızı yemeni, göğsünde tanıdık portakal iğnesi.
O muydu?
📖 Bölüm 19: TRT’ye Giden Ses – Şiirin Devlete Ulaştığı Gün
Yıl 1981. TRT hâlâ kasetle yayın alıyor. Bir gün Brahim Akın, elinde sararmış bir zarfa gitti Ankara’ya. Zarfın içinde 55 şiirin arasından seçilmiş dört tanesi, bir de el yazısıyla eklenmiş not:
“Yazan: Hasan Songur (Çolak Hasan) Köy: Toros’un dibinde Durumu: Şiirle konuşur, susarak yaşar.”
📖 Bölüm 20: Mezarı Başında – Sessizliğe Okunan Son Ağıt
Yıl 1993. Sonbaharın son günü. Toros'un eteğinde, toprağın koyu yerinde, birkaç taş ve bir demir parçası… Adı bile doğru yazılmamış mezar taşının başına geldi Brahim. Yanında ne çiçek vardı ne konuşan biri. Ama cebinde bir kâğıt—üzerinde Hasan’ın kendi şiirlerinden çevirdiği dizeler vardı:
“Bana dua etme evlat, Dilsizlere anlat yazdıklarımı…”
📖 Bölüm 21: Yarım Romanın Ön Sözü – Brahim Akın’ın Kaleminden
Küçük bir çam masanın üstüne eğildi Brahim. Kâğıt bembeyazdı ama sanki daha oturmadan ortasında bir siluet belirdi: “Çolak Hasan” Ne baş harfi eksikti, ne gölgesi. Ama Brahim biliyordu: bu sadece bir ön söz değil, bir ömür gecikmiş özür olacaktı.
Dolma kalemin ucuyla şunu yazdı ilk cümleye:
Yıl 2025. TRT Arşiv Dairesi’nde dijitalleştirme çalışmaları sürüyor. Bir teknisyen, tozlu rafların arasında “Çolak Hasan – Yörük Güzeli” etiketli bir kaset buluyor. Kasetin üstünde solmuş bir not:
“Gönderen: Brahim Akın. Kaynak: Hasan Songur. İçerik: Şiir – Beste – Ağıt.”
Kaset oynatılıyor. İlk ses: 🎙️ “Saçlarınla beni öldür…” Sonra bir duraksama… Ve ardından gelen ikinci ses: 🎶 “Kalp görmedi böyle güzeli…”
📖 Bölüm 23: Türküye Dönüşen Roman – Klipte Hasan’ın Gölgesi
Artık kelimeler yetmemeye başladığında, ses yetişti. Bir Anadolu rock grubu, Brahim Akın’ın bestelediği “Yörük Güzeli” şiirini stüdyoda yeniden düzenledi. Elektro sazla başlayan parça, içe çekilen uzun bir nefes gibi giriyordu:
🎶 “Saçlarınla beni öldür Hiç gülmedim, beni güldür...” 🎸
Sınıf sevinçle koşarak Beden Eğitimi dersi için bahçeye çıkar. Semih sınıfta kalır. (Semih fiziksel engelli) Sınıfın sevinçle çıkışı Semih’i üzüntüye boğar.
Bahçede futbol takımı oluşturulur. Yalçın arkadaşları tarafından oyuna alınmaz. Arkadaşları Yalçın’ı iter. Yalçın koşarak sınıfa gelir.
(Yalçın yumrukları sıkılı sinirli.) : Beni nasıl olur da oynatmazlar?
(Semih Yalçın’a bakar kendi kendine) : Koşabildiklerinin farkında değiller. Yarın oynayabileceklerinin farkında değiller. Oysa ben bir koşmaya, bir topa vurmaya neler vermezdim? (Koşma, topa vurma görselleri)
(Yalçın ağlayarak sınıfa girer, dayak yediği her halinden belli.)
(Semih kendi kendine) :Paylaşamadıklarının farkında değiller.
Sabah çocuğu okula bıraktım ilk işim emekli maaşımı çekmek oldu.
Maaşı çektim. Çaldırıp çarptırmadan eve geldim. Eve geldim, bir kuruşunu harcamadan, bir kuruşunu düşürmeden.Derin bir '' Oh! '' çektim.
Daha ben '' Hanım maaşı çektim demeden'' Hanım sayıyor ''...Kredi kartı ödemesi,.....bakkala borç,...komşuya borç,......doğal gaz, su, elektrik, telefon faturası,.....çocuğun okul harçlığı,.... Pazar parası,......çarşı parası, ayakkabımın topuğu düştü, gözlüğümün camı çıktı....
NE MUTLU TÜRK GENÇLİĞİ’NE
Aylardan Mart, soğuk demire işleyen cinsten…. Toprak hendek hendek oyuk. Her toprak parçası bir cephe. Eli silah tutan koşuyor cepheye, adı Mehmet, daha adı konulmamış nicesi.. Silah bulan silahıyla, bulamayan, taş sopasıyla..Kiminin ayağında çarık, kimi yalın ayak…
Hava soğuk mu soğuk. Mehmetçik uykusuz, Mehmetçik tir tir titriyor… Titrek el tetikte. Seriliyor her teltikte düşman yere. Düşüyor arkaya yorgunluktan bir asker geri, adı şehit. Anbean kurşun, dağılıyor beden; kol bacak, adı şehit. Doluyor her oyuk, doluyor taşıyor. Kan kusuyor toprak. Toprak. Toprak… Sarıyor bağrına şehidimizi, düşmanımızı koyun koyuna.
Kan kokusu sarıyor şafağın kızılını. Oluk oluk kan yıkıyor şehit bedenini. Sel sel dökülen gözyaşları…
ESKİYEN DEĞERLER
Eskidenmiş
At binenin, kılıç kuşananın
At parası olanın, iş dayısı olanın
Koltuk ağzı laf yapanın, göz boyayanın




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!