İbrahim Şahin 2 Şiirleri - Şair İbrahim ...

İbrahim Şahin 2

.
DİKKAT! ŞİİR UYUYOR

Şiirlerimde dans ediyormuş sözcükler
Hangimizin beyninde kaynamaz ki kazan
Damlamaz ki tenimize buhar damlaları

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

DİLENCİYİM SOKAK SERSERİLİKLERİN

Ne hastayım ne yasta
Koronaya divanpençeyim
…………………….Güneşe uzak
..…………………….Sokağa üç adım

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

🫧 Dilin Çarpık Dansı – Köpük Köpük Gıdıklayan 200 Sözcüklük Absürt Metin

Nokta, virgüle evlenme teklif ettiğinde cümleler düğün davetiyesi gibi dağıtılır. Fiil, öznesini terk eder; “Ben gidiyorum” derken bile yüklemle flört eder. Zamirler, aynaya bakıp “Ben kimim?” diye ağlar, sonra kendini üçüncü tekil şahıs olarak tanıtır. Paragraflar, birbirine selam vermeden geçer; biri diğerinin ayakkabısını giyip sahneden kaçar.

Kelimeler, sabun gibi köpürür; Her harf, bir banyo lifi gibi iç gıdıklar. Bir cümle, diğerine “Seninle aynı paragrafta olmak istemiyorum” diye dava açar. Yüklem, özneye “Seninle artık aynı anlamı paylaşamıyoruz” derken, bağlaçlar araya girip barıştırmaya çalışır.

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

Başlık: Kıvımın Absürt Evreni – Donla Başlayan, Gül Kokusuyla Bitmeyen Bir Metin
Donun lastiği gevşediğinde evrenin dengesi bozulur. Çünkü don, sadece bir giysi değil—bir metafordur. Bir eşek, donla flört edebilir mi? Evet, çünkü eşek burada sadece bir hayvan değil—bir kıvımın taşıyıcısıdır.
Bir gün bir eşek, bir gül bahçesine girer. Gül kokusu eşeği sarhoş eder. Eşek, gülün yaprağını yer. Gül, “Ben bir metaforum!” diye bağırır. Eşek, “Ben de bir simgeyim!” diye karşılık verir. Ve o anda don düşer.
Bir adam gelir, elinde helke. Guyudan su çeker, ama su yerine kelime çıkar. Kelime: “Uzuv” Adam şaşırır. “Bu bir uzuv mu, bir yankı mı, bir ritim mi?” Kelime cevap verir:
“Ben bir kıvımım. Beni anlamadan giyemezsin.”
Adam donunu çıkarır, kelimeyi giyer. Artık çıplak değildir—metinle örtülüdür.

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2


DOĞUŞ

Gel git yok
Mazerete maruzat
Çözüme Doğuş

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

DÖL TUTUYOR KORKULAR

döl tutmasaydı korkular
çare olmasaydı
denizde yılana sarılışlar
alabora olmasaydı umutlar

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

DON ÇAĞI // 2125 İnsanlık Bildirgesi

📍 Yıl 2125. Tüm dünya bilim insanları bir araya gelir. Küresel ısınma, yapay zekâ, dijital yalnızlık… Ama asıl çözemedikleri şey: Don’un gizli simgesi.

🔬 100 yıl süren araştırma sonunda Donun sadece bir giysi değil, Bir sembol olduğu anlaşılır:

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

DON DEVRİMİ 2”
Muhtar, ihtiyar heyetini topladı. Köy meclisi olağanüstü toplandı. Oy birliğiyle karar alındı: “Bu don artık köyün simgesidir.”
Muhtarlık binasının önündeki bayrak direğine, Kırmızı don törenle çekildi. Davul zurna eşliğinde meydanda eğlence başladı. Zurnanın sesi dağları aştı, Fadime, sesi duyunca kendini meydanda buldu.
Halk onu omuzlarına aldı: “Gururumuz Fadime! Fadime!” Ama ne Fadime, Ne de halk, Fadime’nin donsuz olduğunu fark etmedi. Çünkü herkesin gözü, Dere kenarındaki donun desenindeydi.
“Don betimleme desen, kalp,” dedi biri. “Bu sadece kumaş değil—bir duygu.”
Eylem sonrası, Köydeki her eve bir direk dikildi. Her direğe bir kırmızı don asıldı. Kırmızı donu olmayan evler, Kapı kapı dolaştı. Bulamayanlar, Şarbon bezinden don dikti, Dantel oyaladı, Rızaya katıldı.

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

Don Destanı – Sayfa 2 // “Kırmızı Donlu Köy”
Ertesi gün, ihtiyar heyeti yeniden toplandı. Muhtar, kürsüye çıktı ve kararı açıkladı:
“Köyümüzün yeni adı artık resmîdir: Kırmızı Donlu Köy.”
Girişe ve çıkışa yeni tabelalar asıldı. Üzerinde kırmızı dantelli donun silueti vardı. Haber, çevre köylere yıldırım gibi yayıldı. Kurbanlar kesildi, kazanlar kaynadı. Fadime, yine yemek kazanının başındaydı. Ve evet—bu defa da donsuzdu.
Ama bu kez kimse yadırgamadı. Çünkü artık mesele bir kıyafet değil—bir duruştu. Köy meydanı doldu taştı. Basın akın etti. Kameralar, Fadime’ye odaklandı. O ise sadece gülümsedi. Ne konuştu, ne poz verdi. Sadece durdu. Çünkü duruşu, bir slogandı.
Ertesi gün, tüm gazetelerde aynı manşet vardı:

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2


Don Destanı – Sayfa 3 // “Cumiti Cumhuriyeti’nin Kırmızı Manifestosu”
Cumiti Cumhuriyeti, kırmızı donun ilk patentini aldı. İlk üretim hattı kuruldu: dantel makineleri sabaha kadar çalıştı. Donlar, sadece iç çamaşırı değil—birer bayrak olarak üretildi. Dış pazara açıldılar. Paris’te moda haftasında, Tokyo’da sokak defilesinde, New York’ta Times Meydanı’nda kırmızı donlar dalgalandı.
Cumiti Cumhuriyeti, bir anda dünyanın gözdesi oldu. Ama Kırmızı Donlu Köy, bu yükselişten sadece don payını aldı. Köy, artık cumhuriyetin “fahri köyü”ydü. Ama bu unvan, Fadime’ye yetmedi.
Kadınlar özgürleşti. Artık sadece çamaşır asmakla kalmıyorlardı—kahvede okeye dördüncü oluyorlardı. Fadime, kahveye ilk adımını attığında, Erkekler sustu. Çaycı, fincanı yere düşürdü. Muhtar, ayağa kalktı:
“Bu masa artık dört köşe değil—dört rıza!”

Devamını Oku