Haykırsam
Aşkımı en alt perdeden
Tanyeri yırtar perdesini
İlikler yıldızlar düğmesini
Cemre düşer bedenime
Ellerin sol yanıma yaslayınca
SEVGİMİZİ ÇALMIŞLAR
Şehrime, hırsız dadanmış
Mazgallardan, baş vermiş cellât
Caddelerde, aheste yürüyüşler yok
Kaldırım taşları, kök salmış cellât
Şiir yazmak zor iş usta
Şiir yalan götürmez asla
Kötülük tartıda ağır geldi diye
Övgüler yağdıramazsın kötülüğe
……………………………..alkış tutamazsın
SINIFIN EN GÜZEL KIZI
Sınıfın en güzel kızı bendim daha düne kadar. Daha düne kadar...
Daha düne kadar...
SİZ YASTAYKEN
SEVDA TÜRKÜLERİ SÖYLEYEMEM
Şiirim;
sanma ki kalem yazar
sözcüklerde dizilirim
ŞİİRLERİM AĞLARMIŞ
Şiirlerim ağlarmış
He! Gardaş ağlıyor şiirlerim
Şiirlerim ağlıyor satır satır, hece hece
...
ŞEHİDİN İLK DAMLASI VATANINA SON DAMLASI OCAĞINA DÜŞER
Salih’in evi alışıla gelmiş günlerden farklı bir gün yaşıyordu. Salih’in büyük oğlu, küçük oğlu Can’nı öpmüyor, Can’la oynamıyordu. Abisi Can’nın tanıdığı tanımadığı büyüklerin elini öpüyordu, abisini büyükler öpüyordu. Abisini annesi öptü. Annesi hıçkıra hıçkıra ağlıyor, dönüp dönüp abisine sarılıyor. abisi, annesinin elini öpüyor. Abisi, babasının elini öpüyor, babası abisini… Abisi Can’ı öpüyor. Can şaşkın.. Abisi, ‘’Hoşcakalın.’’ diyor. El sallıyor. Abisi gözden kayboluyor. Anne, ağlamaya devam ediyor. Baba sesizliğe bürünmüş, bakışlar durgun. Eş dost akraba,’’ Allah kavuştursun.’’ diyor. ‘’Sayılı gün tez biter.’’ diyor. ‘’Allah sağ salim dönüşünü nasip etsin.’’ diyor. Annesi soruyor, ‘’Kınalı kuzum sağ salim döner mi? diyor. Eş- dost, ‘’ İnşallah.’’ diyor. Can, olan biteni anlamaya calışıyor. Kulaklarında büyüklerin sözleri yankılanıyor. Sözler peş peşe, ‘’ İnşallah, şaş Allah, sağ sağ, salim, salime, selim’, ’Kınalı kuzu’’ İyi de evde kuzu yok. Bir tek Can’nın bildiği ‘’ Miyav’’’ var.
Evde bir sessizilik bir sessizlik… Salih gitmiş, eş dost dağılmış. İçin için ağlayan bir anne, duvarla bütünleşmiş bir baba… Babanın kucağında Can. Can şaşkın… Babaya bakıyor, baba evin yedek duvarı. Can bilse nabız atışını yoklayacak. Nefes alıp verdiği, nabızlarının attığı kuşkulu.. Anneye bakıyor, anne gök gürültüsüz yağışta, Gözyaşı, sel. Dökülen gözyaşları şalvarının oluşturduğu vadide toplanıyor. Şükür eşyalar güvende. Can anlıyor, üzücü bir durum var. Başlıyor sorulara:
- Baba, anne niye ağliyi?
- Oğlum, abini askere yolladık.
- Asgerlik kötü bi şey?
Öğretmendir
kendi bendini yıkan
sana, ona, şuna, buna damla, damla akan
ne zaman doldun taştın döndün göle
‘’ Derya içinde deniz bilme balık ’’ olma sakın
………………………..hiç düşürme dilinden adını
Yorgun argın dönmüşüm evime. Demişim kendi kendime ‘’ Hanım bir çay demler atarsın yorgunluğunu şükret oğlum yorğunluğuna. Düşün iş bulamayanları, düşün işinden atılanları.’’
Hanım kapıda bekliyor. Dedim ‘’ Anlamış olmalı yorgunluğumu, çayım hazır.’’ Hanımda bir iltifat bir iltifat ‘’ Gir, gir içeri. Hele bir otur.’’ diyor. Giriyorum içeri, ne çayım geliyor ne pastam. Hanımın elinde telefon odanın birine giriyor, birinden çıkıyor. Ben ‘’ Ne bu telaş? Kimin doğum günü? Yoksa evlilik yıl dönümümüz mü? ’’diyorum hiç biri gelmiyor aklıma.
Hanım oturdu yanıma, attı elini omzuma. Ben şaşkın düğün değil bayram değil. Hanım ‘’ Herif’’ diyor ardı gelmiyor. ‘’ Herif’’ diyor. ‘’ Herif’’ deyişleri yüreğimden koparıyor bir parça. Yüreğimi istese vereceğim. Nihayet diyebildi hanım ‘’ Herif ben ‘’ Yemek Yarışması’’na katılacağım.’’ Demez olaydım dedim ‘’ Katıl hanım! ’’ Dedim ‘’ Hiç değilse bir gün başımı dinlerim. Nerden bilecektim saçımı tel tel yolacağımı
SEN YOKSUN İŞTE
Sensizliği, kadeh kadeh doldursam
Yudum yudum, yudumlasam
Kadehler dolmuyor, yudumlanmıyor
Sen yoksan, kadehler bile bomboş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!