bir Antalya akşamında yanımda sen
bir aşkın başlama tarihi bugün
ve sen yanımdasın ve bitimine üzüldüğümde yanımdaydın
iyiki varsın ve senle herşey güzel
ve seninle Antalya da güzel...
iyiki unutturuyorsun...
Aramızda ne var biliyormusun? apayrı iki samaşık...ben birinden tutuyorum yaşamı, sen diğerinden...aramızda seninle kaç asrın oluşturduğu göç tufanları var.ben bir şehre giderken sen beni bekleyen olamazsın.aramızdaki düşünsel suç belki; birimiz söylese sevdiğini yargılanacagız..........Tutulmusuz biz bir esir magrasında ayaklarımızda afrika zencilerinin izleri var ve biz hala yasak askı yaşamakta...aramızda ne var biliyormusun kavusulmayacak kahrolası yollar...bir ucagın iki motoru arasında sevgimiz, kus surusune yakalanıyor kalkıs anlarımız ve bilmem tam kavusacagız derken bilmem kac bin fıtten dusuyoruz...Aramızda senin anlatamayacagım uzunlukta yol hikayeleri var anlatmaya çalışıtğımda yanımda olmayacagına inanmak gibi...ve ben seninle tek düzelik yaşamda iki kişilik aşk oyununu oynayamıyorum...aramızda insanoğlunun yaptığı bütün savaşlar kan dokuyor sevgimize.Ucurum boylarında bir şehrin tam bağrında sokak çocukları yatıyor mutamadiyen bir aşkla sonra şehir aydınlanıyor kahrolası bir şevkatle seviyor evlatlarını...Aramızda bir dünya dolusu insan var kaç milyar adında bir ihtişamla...biz seninle bir kefeyi değil, yarım kalmıs sevgilirimizi dolduramıyoruz oysa.sevmek istemezmiydim seni ama aramızdaki sınıf farkını yok etmek için once sevişmemiz lazim...
yazan yazarlar ve sairleredir sözüm
yalan yazmıssınız kandırmıssınız beni...
ask iki kişilik değil
tek kişiliktir...
tarihlerin sadece değişikliği
tek farkımdır...
Aşk kendi duygularına esirdir her zaman.bir şehirden çıkagelen misafir gibidir.yorgundur ne zaman karşılaşsanız acırsınız.sonrası acılırsınız...Aşk kendi duygularından vazgeçiştir.bir şeyleri tam istemenizdir.Ne zaman karşılaşsanız aşkın suretiyle,kaybetmeye hazırsınızdır.Aldanmışlık,aldatışlık vardır içinizde...kırgınsınızdır.gün gelir üzülemez,sevişemez yada sevişmekten yorgun düşmüşsünüzdür.Elleriniz acır,yüreğinizi denize atmak istersiniz...becermezsiniz....bitkinliğiniz göz kapaklarınızdan anlaşılır.uykusuzluk gecelerinizin hükmünü ele geçirmişdir.deli gibi çalışırsıznız,anlamsız yerlerde anlamsız mekanlarda bulunmayı kendinize görev biçmişsinizdir.yitiksinizdir...sevdiklerinize güvensenizde fazla yardımları olmaz size...acınızı hafifletmezler...siz ne zaman kendiniz olduğunuzda yani aşktan evvel ki zamanlarınıza döndüğünüzde bir boşluğa düşer içiniz.dersiniz ondan evvel ben böyleydim.aslında kendinizi kandırıp durursunuzve aşk her zaman kendi zamanına esirdir.siz bir türlü vazgeçemezsiniz.ondan uzaklaşır gidebileceğiniz derinliklerin dibine dalarsınız.telefon edemez kapısına gidemez nefret ile sevgi arasında sıkışıp kalırsınız...
sırt çantamı alıp bir şehrin bilmediğim yollarında yürüyordum.yorgundum..bir aşkın acısı ve elimde ki terden başka hiçbirşeyim yoktu.Açtım... aşka belkide.isim isimsizliğim oluyordu ben bu şehrin sokaklarında yürüyordum belki sana rastlarım diye elimde adresin sadece taksiciye verilmek üzere duruyordu gitsem birşey değişmeyecekti ve yorgundum.Ayaklarım ne idüğü belirsiz bir koşuşturmayla ve hızlı adımlarla sana koşuşturuyordu sen bilmiyordun...ben hep sana koştum oysa bilmediğim sokaklarda aramadığım telefon hatlarında sana hep koştum.Anlayamadın beni oysa ben anlamlam yükleriyle karşına çıkmıştım bir adım ve bana kalan yalnızlık vardı...hediye sepetinden aşkını çıkartmıştın anlayamadan hediyeni çekip gittin birgün...
yoruldum seni beklerken sokak başlarında senden sonrada çok kadınlar tanıdım sevdim onları ellerim ellerine değemedi tiksindim...aklıma bir mızrak gibi girmiştin tanrıça filan olamazdın çünkü tanrılar onları sevenleri terketmezdi...Acılar çektim... gece terleyerek uyandığım yastığım gibi sırılsıklamdı gözlerim.ben seni ne zaman sevdim anlayamadım.o şehre geldiğim bilmediğim sokaklarında kaybolurken ellerin bir yerden çıkar dedim.çıkartabilirdin aslında ama sen hep gitmeyi denedin. seni hiçbir zaman suçlamadım ben.yaşam farlı bir anlayış açısıyla bizi kavuşturmuştu ve farklı anlayış açısıyla bizi ayırdı.senle beraber uçakları sevdim sevgililer getiren gemiler gibi uçakları bekledim.ben seni hep beklerdim oysa...gözlerimle elllerim ve dudaklarımla bekledim.bir şehre gittim kayboldum orada.ben seni hep sevdim.sevmediğim gün yoktu sana kötü şeyler söylerkende seni sevdim.ben sana aşık olmuştum sadece elimde olanla yetindim...senin için o kadar çok şeyden vazgeçmiştim ki kendimden bile...şimdi sana aşık olanlar listesindeyim ve kavuşamayanlar.ellerim hala yalana dair yazabiliyor unuturum belkide seni bu ellerle çünkü aslolan aşktı...
09,07,2004
bursa-kitapevi
sehrin alacakaranliginda korkan sokak cocuklari
ay a bakip dede diye isiginda uyuyorlardi.
ay dedenin ne onlardan haberi vardi
nede ceplerinde ki hayalerinden.
belki ondandir anne kokusu diye
tiner cekmeleri...
ayrilidik
bana derdi seni ben adam edecegim
sinemalara giderdik
alti parmakta burc sinemasi
dile olsada konussa
tophane
olmasaydı bu ayrılık
bu kadar yazı yazabilirmiydim hiç
seni sevdiğimi hala söyleyebilirmiydim
imkansız bir aşkı satırlara dökebilirmiydim
olmasaydı bu ayrılık
adını gizleyebilirmiydim
yolculuktan geri döndüm
baktım daglara
zirvelerdeki karları gördüm
yaratan askına
dua ettim
eve geldim bir lokma yedim
bu şiiri dostum Hüseyin Cayıklı'ya ithaf ediyorum
gülücüklerin içindeki adamdın
gözlerinden yaşa çok rastladım
senin gibi yazmayı senden öğrendim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!