yazılar sensiz olunca
cümle kuramıyorum
konuşamıyoum...
elimi açsam tanrıya yalvaramıyorum...
yazılar sensiz olunca
nokta...nokta...
orhan veli'ye
zamanın otesini unutanlar,beni sorarsa...
dersin;
kendilerini sevdiğimi sanan kadınlar yanılmıslardır.
oysa onların hepsinden daha kadındı
gecen gun yunan arkdasımla oturuyordum.inceden bir buziki sesiyle ılıstık akdenizin ruzgarına.senden acıldı muhabbet sanki seni yuz yıldan beri tanıyormus bizim velet o kadar seyler soylediki bir daha asık oldum sana.ustune konyak içtik biraz dans ettik.sigaram yandı istanbulun ruzgarında seni içtim yudum yudum nefes aldım duman duman.iliştirdim seni havadaki en guzel buluta.Adını yazdım kumsala seviyorum artık dedim yıllar sonra...teleslandı elim ayagım birbirine karıstı.nedir bu karamsarlık yunan dediki siga siga ela.siga siga sev siga siga iç siga siga ozle.seni yavas yavas ozledim yavas yavas sevdim.bana geleceksen hemen gelme aglatmadan oldur bu yuregı seveceksen beni akdenizle ılıt yureğimi...sevdim oysa ben seni...
seni bana anlatan
bir anlayisti
birde cebimde tasidigim resmindi...
cok eskidi
resmin kiristi ve soldu
simdi bana uzak olan
Ben bu şehire geldim
kendi şehrime
bu şehirde yaşadım gençliğimi
kaybettim bulduğum sevinçleri
ilk güzü bu şehirde tanıdım
ağlayışlarım bu şehirde benim
yıkılmıs bir kaç hayat ustune
geçici saydam mutluluklar yaratıyorum
ben içinden cıkılmayacak bir hal alıyorum
biliyorum bazılarına mutlulukları erteletmek gerekiyor yasamak sakaya gelmiyor.yazdıgım yazılar istilada.işgal altında bütün paragraflarım.bir kadın tarafından tutsak bırakıldı hayatım.gecen aylara kadar paragraflar ve yazılarım ozgurdu bu aralar tutsak olduk ne yazık...eskiden boylemiydi yanımızdakine asık oluyorduk şimdi gozumuzu ıraklara diktik onlarla haz alıyoruz...ne garip...sanki bir pervane gibi fır donuyoruz yasamın ekseninde.yazık bize kendimizi zorla sevdiriyoruz.tuksak olmus ve esir dusmus kutuphane kamplarına kapatıyorum sana yazdıkları mı? içim el vermiyor suclanmayı.eskiden boylemiydi ben askı yasadıgım cografyada severdim şimdi baska bir ulkenin ve baska bir kıtanın surgunu...adımı yazıyorum bu sehre kimsenin haberi yokken gece gireceğim can alıcı yazdılarımın cografyasına ve diyeceğim ki paragraflarımı birde yazılarımın tutsaklıgını kaldır artık cunku benim adım kent surgunu...
coğrafyalarımı satıyorum bir aşka.kendimi bilmeden sana veriyorum.içine camdan kolyeler yaptım kırıyorum biriktirdiğim acılarımı.senden öncede aynımıydı bu dunya yoksa biz değiştirdik mi acılarımızla yapma yalandan olusan dunyayı.elimizde ne kaldı aşktan başka.deniz fenerleri hala aynımıydı.yeni tanısmıstık seninle içimizde alınçtan kocaman kolyeler saklıydı cocuksu gulmelerimiz iki yabancının birbirini tanımasıydı.sen kocaman ısıklı bir kente gidiyorsun.gocmen kuslarım yine basımda ususuyor.ask kısıyı yatakta yalnız bırakabiliyor.kutsal gucleri olan eski yunan tanrıları aldanmıslar sana.askın tanrısı aslında yalnızlıgıdır insanın.bir kadına yani sana tutunmak ibadet sayılmıs askın kutsallıgında.kalemi kırdım kutsa beni aşkla istediğin tanrıyı kandır.cografyalarımız ayrı seninle aynı kente oysa kayboluyoruz...ne tuhaf değil mi yasamak sevmek sevişmek.vefasız mı kaldık sevdaya...kalemlerimizi kaç kere kırdık ask ugruna kaç kere sevdik eskide kalan hatalarımızı onlarla kaç sefer seviştik bir odada.yalnızlıgı ne zaman koynumuza soktuk.şimdi kim kırdı kalemi yalnızlıgın yalnızlıgım yalnızlıkları...aska dair kim yazdı.ne tanrıymıs bunlar kac sefer aldattılar bizi.sen ne zaman tanrı rolune girdin beni aşka aforoz ettin.şimdi soyle bana asş kaç kere guler insana.kaç kere beni sen yapar.kaç kere ben tanrı olurum eski tanrılar korkar.soyle bana sen mi kırdın bu kalemi yoksa bu dunyadan senmi sorumlusun? şimdi sana seni yazıyorum putlasmıs tanrıları bahane ederek seni unutmaya calısıyorum deniz fenerlerinin altında.aşka dair ne yazdım biliyormusun deniz fenerlerini...yazarken kalemim kırıldı sen cıkıp geldin içim eridi dunyadaki butun deniz fenerleri o an tekrar yandı...
sandıklardan çıkardığım resimler eskimiş.üzerlerinde sonbahara ait hatıralar var.bir film gelir aklıma biraz eski yitik zamanların anımsattığı kareler aklımdan geçer ben seni düşünürüm.kırık pencerelerden bakarım hayata.içimde çok eski zamanların savaşlarıyla yaşadığımız bir dünya kalır.krizli bir yaşantıdır bu.elimizde ne kalır daha ağırlaşmış bir kriz.yollarda kaybolan adam benim.göçmenliğim belkide kaybolmamdan kaynaklanır.isteyerek göç etmedim biryerden.zorunluluklar kriziydi yaşamam gereken.aşklarımda bir yerlerde hata yaptım.zorunlu terkettiler sevdiğim kadınlar.belkide ağır potansiyele sahip siyasi mahkumdum sürgüne bırakıldı hayatım.kırık pencerelerden bakarken rastladım sana.önce üstüme gelen felaket olarak sandım seni.pencerelerim kilitli kapılarım kördü açılmayacaktı hiçbiri sana.kırık pencereden girdin içeri hiç belmediğim bir hırsız gibiydin içeride ne varsa aldın.sucum neydi
seviştiğim bütün kadınlar suçlu
hayatıma girip çıkanlar
şimdi köprü intiharları vakti
herşeye neden olan kadınlarım oldu
sevdim
hayatıma giren bütün kadınları sevdim
dalgalıydı
suğuktu
üşüyordum.
ve param yoktu açtım
yanımda bir göcük ve birde ketenden yapılmış bir gömlek
üşüyordum yıkılmıştı bu şehir viraneydi...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!