Bu aynadaki de kim, bu gördüğüm yüz?
Gri saçlı, alnında derin çizgili birisi;
Sanki bir düşte karşılaşmışız,
Yüreği eksik, sürgün yemiş belli ki.
Gökyüzünde sonbaharın nefesi, güz dumanı;
Havada hazan, yüzümde keder,
Yara üstüne yara sardı dünü, bugünü.
Göçebe hayatım adres değiştirdi,
Yine ayaklandırdı aynadaki hüznü.
Yağmurlu ikindilerde kaybolurum,
Durmadan aklımda,
Bu kâbuslarla geçmiş zaman.
Bir hıçkırıkla dizilir dudaklarıma,
Her gün sil baştan.
Sığamıyorum odalara,
Kor ateşler içinde,
Gönlüme özlem düştü.
Görmesem de tükenmezsin,
Sensizlik ciğerlerime çöktü.
Hasretinde prangalar,
Yılın son demlerinde bir aralık gecesiydi,
Dilime gam düşmüştü, gözlerime hüznün hazanda.
Dünyanın en uzun gecesinde mevsim beyaza hasret,
Kaldırımın üstünde, suskunluğun tam da ortasında.
Kalbim üşür, hapsolurum; başlarım sensizliği yaşamaya,
Ayrılık atına eyeri vurmuş,
Bir zamanlar dizlerinde yattığım.
Boş işlerle yazgısını unutmuş,
Ben kendime ettiğime yanarım;
Sevda dedikleri kapkara yolmuş.
Herkesin bir aşk hikâyesi, bir gönül kırıklığı vardır.
Yazsan bitecek sanırsın bu yürek yangını;
Sussan ciğerlerin parçalanır, nefes alamazsın.
Ağır ağır çürütür her gün bir parçanı.
Hicran olmasın diye dua ederdi annem,
Uçurumun kenarında,
Bir yaz daha geçti.
Kırışık esmer yüzüm,
Delici kara gözlerinden vazgeçti.
Zaman dediğin akıp gidiyor.
Sakın beni unut der gibi bakma;
İki yakam bir araya gelmiyor.
Her seferinde ilk kez görüyormuş gibi,
Her defasında kalbim başa sarıyor.
Aklımı seninle bozdum;
Dediklerine göre ayrılık türküsünde,
Kader olmayan hiçbir şey yokmuş.
Şakaklarımdan süzülen yolculuk,
İçimde bastırılamayan dürtü tozmuş.
Katıla katıla ağlayarak,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!