Kızgınım, kırgınım; hayal kırıklıklarım derin.
Dönüp duruyorum karanlığın içinde.
Kıştan kalma karamsarlık, buz kesti şimdi.
Eski hatıraları içledi, daha dün gibi peşimde.
Günler, aylar akıp gidiyor, mevsimler de.
Ne yaparsan yap, gönül,
Hayatı geri saramazsın.
Müebbetle mahkûmsun,
Yaşadığın ve yaşattıklarının.
Dünyaya geldiğinde,
Başakların üstüne Mayıs,
Boğaza erguvanlar yağar.
Hızır günlerinde dilim esir,
Yaşamın kıyısında toprak kokar sofralar.
Ortasındayım kırık dökük bir denizin,
Sayısını unuttuğum aldanışlarım vardır benim.
Bir insan kaç kez vurulur arkasından?
Her arkamı döndüğümde, sevdiceğim, sana
Hançeri sapladın sırtımdan, hem de hiç acımadan.
Seviyorum demeyeli kaç mevsim oldu?
Ruhuma işlenmiş bakışların,
Her nereye baksam senin yüzün.
Mıh gibi aklıma kazınmışsın,
Sensiz bu dünya kapkara matem güzün.
Ellerin hep ellerimi tutsun,
Bile bile lades dedim,
Yanlışın sonu yıkıcı bir hüsran.
Bu hayatın bariz bir kuralı;
Ben cam evimden vuruldum ta baştan.
Ne çare bulunur?
Her şeyi boşa çıkaran bir son var,
Hiçbir şey yapmama isteğim.
Baktıkça ağlayasım geliyor,
Birden bire boşalır gözlerim.
Varılacak bir yer var,
Sonbaharda solan çiçekler gibi,
Hüzünlü yalnızlığım,
Sararıp solar, kurur.
Türküleri yakar içimde bir bir;
Acının en keskinine zehrolur.
Sol yanımda hasretlik var,
Düşlerim deniz ardı ülkelerde.
Türküler sevdana kanat çırpar,
Şiirlerimi öldürür gözlerinde.
Hüzünle yüklü ışığım sönerken,
Susadım yokluğuna,
İçimde binlerce senin hasreti var.
Ansızın gidersin diye korkuyorum,
Sürsün bu hikâye sonsuza kadar.
Sesin, sesime karıştı,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!