Karanlıkta bir yerde ağlama sesleri
bu keskin çığlıklar -
dalgaların akisleri
ve fırtınanın ıslıklarına karışıyor
hayır,
İçi çok hülyalı masallarla dolu sihirli bir kutu
Ilık bir rüzgarla dalından serpilen su zerreleri
Hafif ve tatlı sesler içimi doldurmuştu
Çirkin satirleri andırır, iskelete dönmüş ağaçlar
Bennu kuşu gibi misilsiz
Güneş görmemiş
karlar kadar temiz
Yıldızlardan arza sükûnet dökülen
emsalsiz geceler
Şimdi geceler, karanlıkla beni mühürlüyor Madam,
Bu mısralar son defa düşüyor: hayallerde kalan selam
Gerçekler şehrinden yelken açmış deryalara
Ama varamamış suretler beldesinde karalara
Gözyaşlarım denizleri ıslatıyor şimdilerde
Kayıkla ay ışığında dolaşırdık nehirlerde
Hatırlarım her ânı gözyaşı düşlerinde
Eylül akşamları ve fecre kadar birlikte
Küçüğün yüzünde bir güneş doğuyor
Serin bir rüzgar çıkmış, vahşi çiçekler uçuşuyor
Su, ay ve gök çiçeklerde buluşuyor
Sazlıkların arasında rüzgar flüt çalıyor
Meçhul bir hastanede bir güneş gibi söndüm
Yığınlar tabutumun önünden nehir gibi akıyor
Şimalin buzlu ufuklarında hüzünle öldüm
Fırtınanın korkunç ışıkları gözlerime yansıyor
Seni ilk kez o sahilde tanıdım, gölgelerde
Arz ve semanın buluştuğu o yerde
Utangaç ve yabanisin hala bunca geçen sürede
Aşkımızın yuvasını yaptık o uzak beldede
Mutlu bir saat diyorum ölüme o solgun yüzünle
Hayallerimi Sezuan’ın zulmet atlasına sardım
derimin üstünde ferâmûş alfabeler çatlıyor.
Kahrımı Hölderlin gibi çamurlu gölgemle kardım,
ona ninniler söyledim yokluk diyalektinde
Mükedder bir annenin süt dişleriyle yazılmış —
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!