Mezarın karanlığından ilk çıkan bu mısralar
Eskiden bir hicrana ağlarken döktüğüm damlalar
Bedenim mekanik işliyor ama kafam başka yerde
Boynum ki iki dünyayı ayıran kesif bir bulvar
Ölmüş bir kadın yatıyor yerde, solgun bir yüz
Bilmediğim bir aydınlık vardı göklerde
Hatırladın mı ey füsunfeza?
Horoz sesleri yankılanır kıyılarda
gölün dalgacıkları kıyıları yalıyor
Küreklerden süzülen damlalar
tatlı şıpırtılarıyla suya dökülüyor
Sazlıklarda kaybolmuş ördek
sudaki yaprak gibi sessizce süzülüyor
Biricik mâhitâbım, dildâdem, zaaf çiçeğim
Vecd ve istiğrak nöbetlerimde adını hecelerim
Gözlerimden nice tasvirler ve tablolar geçiyor
Bu siluetler istilası sel gibi bendimi biçiyor
Hayal ve gerçek arasında bir yerlerdeyim
Başımda kastanyetli kırlangıç sürüleri dönüyor
kanatlarında meskûn çocukluk duaları
Ölü bir sabah var sırtımda
Önümde durgun ve sakin bir deniz
Hangi mecalsiz ölü dalgalar
Hangi kıyıdaki boş kabuklar
Hey sazlıklar perisi, kimsin kız sen?
Neden kaçıyorsun her dem benden?
Gürcü kızı olduğunu duydum herkesten
Ahu gibi kaçar, melek gibi bakarsın derinden
Yorgunum, beni koşturup durma peşinden
Mezarın karanlığından ilk çıkan bu mısralar
Eskiden bir hicrana ağlarken döktüğüm damlalar
Bedenim mekanik işliyor ama kafam başka yerde
Boynum ki iki dünyayı ayıran kesif bir bulvar
Ölmüş bir kadın yatıyor yerde, solgun bir yüz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!