bir kadın geçiyor aklımdan,
hiç uğramamış gibi kalbime
benim gibi müzmin bulvardiyenin
bergamasklar dolu semtine
oysa dolabımda hâlâ yeri var —
Ne ben sende benim
Ne sen bende sen
Ne ben bende senim
Ne sen sende ben
I.
Hazan süzüldü yine dağların sessiz çehresine,
Küf kokulu bir ölüm akıyor uzaklarda ve ötelerde.
Ey Nora, adını unutamıyorum nehirlerde
Ben sana vurulmuşum o gece
Ah o iki yosun ışıltıda, o yeşil ve derin sularda
Ne güneşler doğdu, ne yıldızlar kaydı
Ne hazanlar ne hüzünler yaşandı, ne ufuklar sarardı
O buğulu gözlerinde oynaşan pırıltılarda
İçimde var olmayan manzaraları seyrediyorum
Ne keyif ne huzursuzluk duyuyorum
Rüyalardaki saadet diyarları benim olsa
Düşleyecek ne kalırdı mahzun ruhumda?
O imkansız hayatlar benim olsa
Ölümün rengi siyah mı beyaz mı kim biliyor?
Kim biliyor esrar perdesi kalkınca encâmı?
Kim biliyor gözler sınırı geçince serencâmı?
Ölüm beyazdır ve kurtuluştur bilgelere
Ölümün rengi siyahtır derler
Ama siyah diyenler gerçeği bilmezler
Belki de beyazdır kim bilir
Doğmadan önce ölüydük düşünmezler
Doğumlara asla siyah demezler
Mezarın karanlığından ilk çıkan bu mısralar
Eskiden bir hicrana ağlarken döktüğüm damlalar
Bedenim mekanik işliyor ama kafam başka yerde
Boynum ki iki dünyayı ayıran kesif bir bulvar
Ölmüş bir kadın yatıyor yerde, solgun bir yüz
Bilmediğim bir aydınlık vardı göklerde
Hatırladın mı ey füsunfeza?
Horoz sesleri yankılanır kıyılarda
gölün dalgacıkları kıyıları yalıyor
Küreklerden süzülen damlalar
tatlı şıpırtılarıyla suya dökülüyor
Sazlıklarda kaybolmuş ördek
sudaki yaprak gibi sessizce süzülüyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!