Kırılıp yeniden
Hayata başlarken,
Güzel günler hatırına
Olur mu beni yorma.
Zarlar saçıldı,
Senle her yudum, kırk yılın hatırı;
İki fincan arası , ömürlük sırrı.
Ocakta taşarken neşemiz vardı,
Ağızda tat, gönülde keyif kaldı.
Birlikte kavrulduk, zamanla piştik,
Kalbim seninle dolu, deniz gibi taşar;
Bozburunda aşk, akvaryumda başlar.
Gökyüzü, mavi su—camdan daha ince;
Görürsün dibi denizin, içine düşünce.
Gönlü yolda kalan
Anlar bizi uzaktan.
İçime dert dayandı,
Al kına gibi yandı.
Parmak izime değil, canıma bastı;
Sustuğum ne varsa sınırını aştı.
Bunca acıdan sonra ne bıraktı?
Fırtınada kaybolan yaprak mıydı?
Her biriniz ayrı ayrı bir kıta,
Ararım sizi aynı haritada.
Çünkü bir kalbin coğrafyasında,
Mesafe yoktur; dönerim canlara.
O yüzden “canlar”dedim ben size,
Sen aşkı çantada bir keklik mi sandın?
Aşk bedel ister, sen pas geçtin, yandın.
Anlatıyorum ama bak hâlâ anlamadın;
Kendi yalanına en çok da sen kandın.
Gözlerin göğe kafa tutan mavi;
Buradayım, ben varım, der gibi.
Griye dönerken dünyanın rengi,
Sen hâlâ kankam, kır çiçeği gibi.
Yara mıdır, sessizce akan içe?
Saklanılır mı acının gölgesinde?
Ay mı sorar, gece unutur mu yoksa?
Kim ısıtır yitik düşleri koynunda?
Yüreğin mi büyük, yoksa acın mı?
Seni bu kadar kim üzdü, deniz?
Hangi gemi alıp gitti umutlarını,
Nedir üzerinde kalan bu iz?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!