Senin adın hiçbir tohumda geçmiyor;
Bahar defterinde adına rastlanmıyor.
Şifrelenmişsin taşın içinde belki de,
Ama kırılmadıkça bilmez seni kimse.
Gidiyorsun sen; benim yüreğim kırık.
Yakarsın kına ellerine, tamam mı artık?
Gönlümün ortasına açtın sen bir yara;
Ben sustum; sen doyarsın kelamlara.
Bir hayal kurdum yüreğimin ta içinden,
Taşlara basa basa yürüdüm en derinden.
“Sen yapamazsın, zor, olmaz.” dediler,
Nereden bilsinler ki, onlar hiç denemediler.
Acıyı bir battaniye misali,
Örter üstüne sıkıca, dinlemez beni.
Uzun zaman önce üşümüş belli,
Bir daha ısınamamış içi.
Bir kadın ağlar, bir çocuk susar,
Bozkırın sarı gülleri,
Ekmeğe vurmuş eller.
Anam her gün erken kalkar,
Süt sağar, sonra ateşi yakar.
Çaydanlıkta duman tüter,
Harman yeri düz ola,
Gönlüm yana köz ola.
Yâr gitti gelmez geri,
Elâleme söz ola.
Yollarıma duman inmiş,
Cumbalı evlerde sararmış perdeler;
İçinde susmuş sesleri, zor geceler.
Her harç bir öykü, her çivi bir dert;
Yaşlı şehir her şeyi bize anlatır elbet.
Kafayı koyacak yer bulamayanlar,
Bu devirde yastıkla konuşur olmuşlar.
Pamuk adam sessizce dinliyor sizi,
Kimileriniz de duvara döküyor içini.
ÇIĞLIĞI
Ayın çatlamış dudağında gece,
Karanlıkta saklı kalan bilmece.
Kimin duasında unuttun adını?
Duymadılar mı senin feryadını?
YORULDUM
Yoruldum insanların hoyratlığından,
Düşünmeden söylenen laflardan;
Kalp kırmayı meziyet sananlardan,
Bir şey olmamış gibi davrananlardan.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!