tüm kuşlar gibi vakti gelince
uçup gittin uzaklara
kalbimin görmeden hissettiği
hiç sesini duymadan duygulandığı
pirinci bol sütlaç gibiydin.
seni yazarken yağmur
güneşin hiçbir gölgeye eyvallahı yoktu
saçların kızılımsı
ve dağların eteklerindeki yeşil
hiç olmadığı kadar erkenden
herkesi terk etti.
kendi yolumuzdan gitmeyeli çok oldu
kendi rüzgarlarımızda serinlemeyeli
kendi denizlerimizde yüzmeyeli
kendi topraklarımızda yürümeyeli
çok oldu
hep başka huzurlarda titredik korktuk
bir yol vardı zamanın en uygun yerinde
görünmeyen bir yol
hikaye gibiydi önce
sonrası bir vazife
ders gibiydi zaman
yaşadıkça görünen...
o kadar kendimden uzaktayım ki
kendime dönemiyorum...
aynalarda tanıyamadığım bir ben
kendimi göremiyorum...
bütün benleri sürgün ettim
yolcusun bu dünyadan ölüme
ama ev sahibi gibi duruyorsun önümde
yağmurlar yağmıyor, çölde tenha bir vaha
tek bir çiçek için dua ettin günlerce...
karşı dağlardan sesin geliyor
hiçlik denizini seninle geçtim
senden başka yoldaşım yoktu çünkü
yalnızlık ezbere gelmiyor
unutuyor insan kalabalıklaşınca
istiyor yanında birilerini
ama o kadar uzak bir hiçliksinki bana
önceleri
yeşil yüzlüydün
masmaviydi gökyüzün
ara sıra yağar
gözlüklerimi ıslatırdın
severdim seni
belki uykun geldi
belki uyumak üzeresin
belki tanıdık bir sevgili
belki de hiçbir şeysin...
bir cuma gecesi
bir geçiş dönemi her şey
seninle ilgili ya da benimle ilgili
...
özlediklerimiz özlemek istediklerimiz
keşke herkese kalbimizi açmadan önce




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!