bir sabah uyandığında
güneş kızıl saçlarının arasında
sevmeyi istediklerin
istemediğin kadar uzakta...
ömrünün kaçıncı sabahı
Hani bırakıp gitmenin büyük bedelleri olurya
Susup içimizden uğurladığımız yolcularla
Onlarla birlikte bizde gideriz ya
Hayat olduğu yerde yeşermeyen
Yağmur şelalesi olsada
Seni son akşamların karanlığında sorgulamıyorum
Gidiyorum
Sağımda çam ağaçları
Solumda yalnızlık
Uykum geliyor ara sıra
Gözümü kapatınca kayboluyor aydınlık.
boş işler kervanı
bir bardak çay ve sonrası
kimin umurunda ki
dünyayı su bassa
ördeğe vız gelir masalı
sensizlikten sonra
dünya dedikleri sabah uyan, akşam yat
beyhude geçti ömür bütün suçu yarınlara at!
yedin, içtin, gezdin, dolaştın şimdi ise esiyorsun
bu kadar güzel günleri nasılda rahat harcıyorsun.
kendi maviliğini tüketmiş bir gökyüzü
olmadığın için teşekkür ederim
kalbimde ulaşılmazın en güzel çizgisi
kalbimin köprüsü yıkılmasaydı eğer
daha kısa bir zamanda seni bulabilirdi
ama olsun kısacık hayatımın
sen gittin yorgundu bütün gülümsemeler
iki bardak çayın arkasından soğudu bütün düşünceler
anlasaydık bizim tarafta ki dağları
anlaşılmaz olmazdı ki aklımızdan geçenler.
gökyüzüne değiyordu o zaman dağlar
gözlerinden giden o akşamlar vardı ya
ben olmadan yaşayabilmen için
işte o gün geldi.
yalnız bir ceylanın kendi olmayan bakışı
herkesi yaraladı.
sen bilmezsin sabahımdaki yokluğunu
içime bir şey düşer parçalanırım
sular beni götürür derinliklere
seninle olmadığım her hayat
bana acı şimdi, sonrasına hikaye!
bir gün şırıl şırıl akan
bir dereden geçeceksin
ayaklarını ıslatacak
siyah saçlarına
yeni masallar anlatacaksın...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!