gidiyorum hükmü altında olduğum zamanlara
zaman da ve zamansızlıkta
hiçliğimin savaşı ve kayıplarım,,,
herkes Hz.Hamza gibi savaşmadı
herkes Hz.Nesibe gibi korumadı
ondan bu savaşı kazanırken
bulutlardan yapılmış merdiven
gökyüzünden inen melekler
bu dünyadaki yarın endişesi
öbür dünyadan ölü gelişmeler.
bu dünyanın haberleri aynı
kafamda sevgilinin sözleri
kalbimi heyecanlandıran
ayaklarımı yerden kesip
uçuran
o kutsal sözler
o kadar değerli ki
Kaderimin otobüsüne bindim gidiyorum
En arkalarda kalan anılarımı yanıma almadım
Çırılçıplağım bedenimin son örtüsü kalkmadan
Yalnızlığımın tam ortasındayım
Ve kaderimin en sağında
Benden başka yolcusu olmayan bu otobüste
saçlarına ve ellerine
kış gelmiş gibi
beyazlar ve çizgiler
yaşlanıyoruz der gibi...
duydum bugün çok üşümüşsün
kendi akşamlarımın o saklı gülüşü
olsaydın
olma ihtimalinin pişmanlığını
nasılda zorlardı aynalar
akşam yemeğinde peynirli börek
yanında soğan salatası
beni uykusuz bırakan o yağmur suyu
üzerimi örtünce
artık bu dünyayla alakam kalmadı.
en iyisi sen güzel bir kazandibi yap
sevdiğin insanlarla imtihanda yerken
gidiyoruz o kadar kendimizden uzaklara ki
yok kimsenin kaybolduğumuzdan haberi
ışığın yanmıyor, bu dünyada yoksun
giden gitmeden önce bu kayboluşu bilmiyor ki...
bir evin, bir araban olsa, bir de annen yakınlarında
insan kimi terk ederse
aslında kendisini terk etmiştir
dünyadan muradımı almış gidiyorum
hiçbir ölüm artık çıkaramaz beni
34 yıllık emeğim var dünyada
ama giderken bana mısın demedi.
bir gün zamanın kıyılarında
gökyüzünü seyredelim
ilk günkü gibi günahsız
kendimize güvenelim.
bu vakte kadar yaşadığın anlar




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!