Şehirler arası, hasretlik taşırdı kamyonlar
Şairi olmayan, bir şiirde okudum seni
Eski bir türküde, hep yüzünü okşadım
Telgrafın tellerinde öptüm sesini
Yüreğimi kokulu, pullu mektuplarda bıraktım
Hatırlıyor musun sevgilim
Yürürken yerdeki karıncayı incitmemek için adımlarını....
Hep bu gecelerde bıraktım
Sol yanımı
Böyle gecelerde alıştım sensizliği
Tamda bu saatlerde
Böyle gecelerde öğrendim
Çayın şiir olduğu sıvı halini
Bir sabah bir sabah
Martılar henüz sabah uykusunda
Vapurlar düdük çalmadan
Fabrika bacaları duman tutmadan
Her hangi bir sabah
Galata köprüsünde, balıkçılar olta atmadan
Şu hoşçakal'daki; ağıda bakar mısın
Peki bir daha;
Görüşmeyecek miyiz?
Hoşgeldin mavi coğrafyam
Hoşgeldin narin papatyam
Söyle bana
Sende bir gün
Uçup gidecek misin
Bu coğrafyadan..
Artık uykuyla geçmeyecek kadar
Ruhumda, derin bir coğrafi kırılganlık var
Bir avuntu gibi, içimdeki beşikte
Nini söylüyorum ağıtlara
Çünkü içimde, makul bir saatte
Uyumayacak kadar
Epey soğudu havalar
Gidişin kapıda duruyor, kış mevsimi gibi
Yalnızlık mı?
Sensizlik mi? Bilmiyorum
Bir üşüme tuttu beni
Ama kıştan değil biliyorum
Sevgisizlik,
İçine atsan, kabuk tutmaz yara.
Susarsan, yaşayan bir ölüsün.
Dışa vursan, dengesiz psikopat.
Ağlarsan, içindeki yetim çocuk ölür.
Sevgisizlik,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!