Sen benim;
kan ter içinde,
soluk soluğa kanayan.
Uzun yıllar ötesinden,
zencefil kokulu yalınayak hasretimsin..
Neden canı yanar insanın
güvendiği için bir aşka..
Neyi eksik yaptık Tanrım
çok sevmekten başka..
Kaldırın bütün şehirleri,
sıralarınızın gözüne.
Hırçın karadeniz ve tuzlu akdeniz çantalarınıza.
Gözlerinizin önünde,
yüreklerinizin üzerinde sadece,
ege,imbat ve kordon kalsın.
Sorma nasıl diye..
Saatleri sana kurmanın sıradışılığı da olmasa,
mevsimler, aylar, günler..
İçinden ben geçen sıradan bir yaşam işte.
16Kasım2017
Ne kadar zor,
insanın yüreğiyle sırdaş olması.
Haykırmak için kıyametler koparken içinde,
boğazında düğümlenen sırlarıyla,
çığlık çığlığa susup kalakalması..
Göğün gölgesinin altında,
kıyısında dinlenip, hasretimi doyurmaya çalışırken,
akarsuya bandığım nimet gibiydi yüzün.
Bir bahar aydınlığıyla kesişti,
ellerinden tutarken dilin bir çift sözün.
Özlemek nasıl?
Sen ki, boğazımda düğümlenen yamalı nefesim,
kuruyan, çatlamış dudaklarımdaki kıraç sesim.
Sen ki, sessiz sedasız içimde yaşayan gurbetim.
Sen benim,
noktasına virgülüne dokunmaktan korktuğum yalansız hasretim,
hasretim sana.
Benim anlatamadıklarım, senin anlayamadıkların,
senin kızgınlığın, benimse kırgınlığım var.
Aramızda kulakları sağır eden yüz yıllık bir suskunluk.
Şimdi sevmek bir tuzak,
sevilmekse bir düş kadar uzak.
Ne denilebilir ki böyle anlarda,
Ne çok şeyi ister,
ne çok şeyi sever insan.
Ama,
en güzeli:
Sevgilinin kokusunda bir çiçeği,
gözlerinde denizi, gökyüzünü,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!