Ellerinden sıkı sıkıya tutamamışsam gökyüzünün,
derdini dinlememişsem,
hüznüne ortak olamamışsam sevgi sözünün.
Bir çiçeğin gülümsemesine merhaba,
habersiz ağan gözyaşına üzülme diyememişsem.
Şaşkın ve çaresizsem.
Giderken nazını unutman bir şey değil.
Hadi ona katlanılır da,
beni unutman ne kötü.
Yalnızlığım hiç çekilmez .
Artık;
altına gömülmeyi vasiyet edebileceğimiz bir çınar ağacı da kalmıyor usta.
Vazgeçtim çınardan,
gölgesinde huzuru bulabileceğimiz ,
sırtımızı korkmadan dayayabileceğimiz ağaç dahi kalmayacak yakında..
Ne senin gibi yazdıklarımdan ,düşüncelerimden dolayı hapis yatmışlığım,
Marifet
şimdiki zamanda yaşıyorken
anlara geniş zamanları ,
bir kentin daracık,
sığınmacı köşesine koca bir mutluluğu sığdırabilmekti.
Bu ,
Susmakla konuşmak kararsızlığında,
bıcır bıcır sesine günün yorgunluğunu asıp,
alaşağı etmeye çalışan hayta bir bezginlik.
Bıktım artık kötü şeyler duymaktan,
bana güzel şeylerden bahset diyorsun.
Yetip yetmeyeceğini bilmeden,
Suya sabuna dokunmayan bir yaşam,
ve
acılara peşkeş çekilmiş bir ömür.
Sadece
direnmesini bilenler ayakta ölür.
Kentlerdir,
Savaş nedir baba?
-Annenin seni doğururken çektiği sancılarla birlikte hissettiği tedirginliktir.
Peki ya barış?
-Barışta o sırada senin dünyaya merhaba diyen çığlıklarınla, tebessümlerindir..
Ömrüme asılmış,
eski zaman siyah beyaz fotografları gibi,
seninle yaşanmış doyamadığım yıllarım.
Her sızıda derin bir soluk göç eder ciğerlerimden.
Offf...
Bir yağmur kuşu su içmeye gelir gözlerimden.
Yokluğunda bile beni unutup da seni sahiplenen bir yalnızlık varken,
Korkarım ,kimsesiz bir ölüm de beni sahiplenecek ..




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!