çimde dalları çiçeğe durmuş bir bahar
ama dışarısı kış ne çare
güvercinleri sevdim
kırlangıçları tarla kuşlarını
lakin alçak uçuyor alıcı kuşlar
kolay anlatılmaz ki bu
Ak ekmekler içinde
Kızıl gonca güller gibi açmak varken
Zamanın ateşten elbisesini
Üstlerine giymedi şairler
Boyunlarında yayınevlerinin
"Ölüme gidiyor bir halk
barış için
sanki ekmek almaya gider gibi
denize ulaşmış asi bir ırmağın asaletidir üzerlerindeki solgun renk
ve sessizlikleri seyircilerin
yürek yakıyor
defter dürüldü
perde kapandı
önce soytarılar terketti sahneyi
hamamböcekleri tahtakuruları gibiydiler
sıvışıverdiler
sonra..
aklıma düşüyorsun
öpüp başıma koyuyorum seni
ama zaman yazar bunları bir kenara
ama kuşlar yazar bunları bir kenara
göğün içini kuşlar bilebilir
onlar bilebilir denizin dilini
onlar söylemişti bana çavdar tarlasında
zamansız öldüğünde çocuklar
koskoca bir çadır bu şehir
her yerde renkli lambalar ama içi karanlık
rüzgarı kesmişler,yağmurları renksiz,gecesinde ay yok
insanı soluk,mutsuz ve vahşi
bir duyan olacaktır elbet
fısıldıyorum zamanın içine
kuklacıyı vurmak
senin için
benim için
ve dahi kuklalar için
ne muhteşem bir şey
ne muhteşem bir şey
usulca fısıldamalı güzel bir dünya için
doğurduğu her bir bebeğin kulağına analar
her şeyden önce her emzirişte
barış kardeşlik ve yeniden barış diye uzun uzun
ilahi bir dua gibi
dua gibi kulağına çocukların
derin olsam ne ola
kuru bir kuyuyum şimdi
içimde kelebek ölüleri
eller halım bu bile"




-
Başak Öztürk
Tüm YorumlarYüreğini düşüncelerini İnsanlığa adamış yaşadığı zaman dilimine duyarlı.. nadir bir kişilik...
Arkadaşımı yürekten kutluyor...başarılarının devamını diliyorum...