saygıyla önünde eğilip şair
bir içimlik su istedi dereden
suyun da gönlünü alaydın deyince dere
su almadan şair
inci gibi bir kaç damla veriverdi dereye
beni soruyorsun ya
kuşlar gitti dost kederdeyim sorma
kor kor için için yanmaktayım sorma
sen gene de beni soranlara
kuşlarla gitti
er geç
ey zulüm
unuturuz mu sandın
sen göğe uçan kuşları ölür mü sandın"
sen güneş batarken
sen herkes evine girince öyle çıkardın
derin bir ırmaktan su taşırdın diye geçerdi aklımdan
ama bilirdim öyle değildi,önemli de değildi zaten
mantonun yakalarını yukarı kaldırırdın hep
önü açıktı mantonun yağmur kar çamur
senin başın eğik ve
toprağa bakarken
toprak utanırken senden
yıldızlara bakıyor gözlerimiz
masmavi gökyüzü gibi temiz alnımız
ve sözümüz beyaz bulutlara sevdalı
zaman ama öyle ama böyle
senin de alacak boyunun ölçüsünü
sende yatacaksın uzun uzun musalla taşında
ve o hiç kapanmayan kapanası çenen
bağlanmış olacak başın üzere
gittiğinde sen
dereler ah dereler
dayanamaz aşkına nehre karışır
kabarır taşar durulur
senin gibi
benim gibi
umut uyanır öğle uykusundan
lakin ağlamak istemezsin bilirim
içinin ateşi sönsün yaşlarınla istemezsin bilirim
sen türkü söyle o zaman
ben sesinden bilirim
sessiz bir bilgeydi gece
ama bilene
içindeki çölün
derin kuyularından çektiği suyu
damla damla
susayana içiren...
sevdanın rengini sordular geçende
mavi diyemedim kırılır diye beyaz
bilirim hatır koyardı kırmızı
bari içini deyiver eren dediler
önce ateş
sonra ekmek deyiverdim
Yüreğini düşüncelerini İnsanlığa adamış yaşadığı zaman dilimine duyarlı.. nadir bir kişilik...
Arkadaşımı yürekten kutluyor...başarılarının devamını diliyorum...