koskoca bir çadır bu şehir
her yerde renkli lambalar ama içi karanlık
rüzgarlarını kesmişler,yağmurları renksiz,gecesinde ay yok
insanı soluk,mutsuz ve vahşi
çocuklar gülüyor yine
ve çocuklar türkü söylüyor
ve yine çocuklar analarının kucağında
mutlu umutlu
ben gülüyorum
ölüm öpüyor beni dudaklarımdan
kabulümüzdü sonbahara misafir olmak
yemyeşil yapraklarımızı dökmek zamansız
kışı beklemek ayazda yapayalnız
kabulümüzdü yar sevmemek
dayanamadık ihanete
sesiz sessiz ağlarken onlar için
korkuyu fetetmek istemiştik
buydu amacımız
korku biz olduk
insan korkulan oldu
bu sana son bakışım ey insan
yakıyorum gemileri
namussuz kalabalıklar
diye başlıyordum dizelerime
yeşilimsi,kanatları sanki tülden
bir kelebekimsi kondu sayfama
ışığın altındayız
o
ben gidiyorum dedi
gitme dedim
ama gitme zamanı dedi
sevme zamanı dedim
geç kalmadıkmı dedi
tam zamanı dedim
sonra çok sonra farkettim
gece de uçuyordu bölük bölük kuşlar
yol uzundu anlaşılan
uykum kaçtı uyandım uyumam dedim bir daha
çocukların sesi geldi kulağıma
ekmek şeker doldurdum kucağıma
iğde ağacının altına oturup
ve yüz çevirip insandan
uzun uzun kendi kendime konuşup güldüğümde
içe kapandığımı düşünüyorlardı
oysa ben dışa kapanmıştım
içim açıktı
fıtrat
tecelli diyorlar
bilmem ben böyle şeyleri
telef olduk
ziyan olduk onu bilirim
öyle işte Ali abi
insan olduk olmasına da
çok ağlıyoruz be abi
çiçeklere su kuşlara yem veriyorum
duvarlara değil ama zamanın içine
çocuklar için şiirler yazıyorum
Yüreğini düşüncelerini İnsanlığa adamış yaşadığı zaman dilimine duyarlı.. nadir bir kişilik...
Arkadaşımı yürekten kutluyor...başarılarının devamını diliyorum...